12 Mayıs 2019 Pazar

Annenin Gözünden Evlat!

Merhabalar…

Mayıs ayının 2. Pazar günü yani Anneler Gününe özel yazdığım duygusal ve hüzünlü hikâyemi sizlerle paylaşıyorum.

Kadının 2 ruhu vardır. Birinde çocukluğu diğerinde anneliği yaşar.

Annemin, ablamın, teyzemin, halamın, yengemin, tüm anne ve anne adaylarının ayrıca unutmadan anneannelerimizin ve babaannelerimizin ‘Anneler Günü çocuklarıyla, sevenleriyle ve sevdikleriyle beraber olsun!’

Annesini göremeyen, duyamayan, konuşamayan, sarılamayan ve kokusunu içine çekip ‘Annem’ diyemeyen insanlar için ifade edebileceğim bir kelime bulamıyorum maalesef…

Sizlere bir nefes misali, bir solukta okuyacağınız hikâye değil duyguların yazılı halini sunuyorum!

Bugüne kadar okuduğum, gözlemlediğim ve çevremde ki insanlardan esinlendiğim yaşantıları hayal gücümle harmanlayıp sizlere yazmaya çalıştım.

Bu sefer biraz farklı olacak. Nedenini okuyunca anlayacaksınız.


…………………………………………………………………………………………………….

Gecenin ilerleyen saatleriydi. İlkbahar mevsimi yaşanıyordu. Herkes kendi halinde günü bitirmek üzeriydi.

Müstakil bahçesi olan bir evden bağırma sesleri duyuldu. Komşular pencereye çıktı ve ne oluyor diye baktılar. Bu ses genç bir kadının doğum sancısıydı. Yanında kimsecikler yoktu. Durumu acildi ve hemen hastahaneye gitmesi veya deneyimli ebenin yardım etmesi gerekiyordu. Ancak kimsecikler gelmedi. Dahası gelmeye cesaret edemedi. Çünkü kadın hakkında ileri geri konuşup laf ettikleri için yüzleri yoktu.

Ne yardıma geleni nede gelebilecek tanıdığı vardı. Çünkü sevdiğini sandığı kocasına kaçarak evlenmişti. Ailesini ezip geçmiş ve uzaklara gelmişti. Kocasının ailesi de hiç oralı değildi. Ne halleri varsa görsün diye bırakmışlardı. Kadının hamile olduğunu öğrenince ağza alınmayacak laflar ettiler. Kadının onurunu ve anneliğin kutsallığına dil uzattılar utanmadan…

Hamileliğin ilk aylarında çocuğu aldırmaya zorladılar. Kocası da ailesinin tarafında olup hastahaneye getirdi ve kız olduğunu öğrenince alınmasını istedi. Ancak kadın buna asla razı değildi. O gece hastahaneden kaçıp şuan ki eve gelmişti. Kızını doğurmak ve kimseye muhtaç olmadan büyütmek istiyordu.

Sancıları dayanılmaz hale gelmişti. Her an bayılabilirdi artık dayanamıyordu…

Açık bıraktığı penceresinden içeriye bembeyaz bir köpek girdi. Oda bir anneydi ve yanında mini minnacık 2 yavrusu vardı. Kadının yanına gelen yavru 2 köpekcik ellerini yalamaya başladılar. Anne köpek kadının başucunda hafif havlama sesiyle bayılmasını önlemeye çalışıyordu sanki.

Sonra köpek yola çıkıp yüksek sesle havlamaya başladı. O kadar havladı ki herkes rahatsız oldu ve yanlış anlayıp hayvanları toplayan birimi aradılar ve 10 dk içinde geldiler. Onlar gelince anne köpek ve 2 yavrusu pencereden içeriye girdi. Yakalamaya gelenler peşinden evin içine girdiklerinde gördükleri durum karşısında köpekleri yakalamayı değil kadına yardım etmeyi tercih ettiler. Kadın bayılmıştı ve kız çocuğu da yeni doğmuştu. Sesi çıkmıyordu bebeğin ve üşüyordu üstelik…

Gelen ekipte ki kadın hemen bebeği aldı ve sıcak tutması için kendi montunun çıkarıp sarıp sarmalayıp araca götürdü. Kadının durumu ise biraz ağırdı. Cankurtaran geldi ve hemen hastahaneye gitmek için araca alındı.

O gece kadın kendinde değildi. Sadece arada kendine geldiğinde tek bir cümle söylüyordu. Kızımın kokusunu bana iyi gelir! Bebekte bunu hissediyordu ve ağlıyordu sürekli. Nihayet bebeği annesinin yanına getirdiler ve her ikisi de huzurlu bir şekilde uyuyup sabah ettiler.

Bu arada pencereden içeriye giren beyaz anne köpek ve 2 yavru köpekçik hastahanenin önüne kadar gelmişlerdi. Ve kıyıda köşede kendi hallerinde kapıya doğru bakıp masum gözlerle meraklı haldeydiler.

Genç kadın birkaç gün sonra kucağında bebeğiyle yani kızıyla hastahaneden çıktı. Kapıda bekleyen minik dostları da vardı. Hep beraber eve gittiler. Ancak kadının evde yiyecek içecek birşey kalmamıştı.

Kendi için değil küçük kızı için yaşamalı ve bebeğine bakmalıydı. Ve tabi ki beyaz anne köpek 2 minnacık yavruyu da beslemeliydi. Çünkü kimseleri yoktu birbirinden başka…

Derken kapı zili duyuldu. Kadın biraz endişeli halde kapıyı açmaya gitti. Gelenler komşularıydı. İnsafa gelmiş olacaklar ki herbiri birşeyler getirmişti. Kimi yemek, kimi bebeğe giysi, kimisi de hediyeler getirmişti.

Zamanında gelen merhamet, zamansız gelen keder ile aynı derecede güçlüdür.

Genç kadın bu yardımların tek seferlik veya çok kısa süreceğini biliyordu. O yüzden çalışmalı ve kimseye muhtaç olmadan yaşama tutunmalıydı.

Maalesef lise eğitimini bir zamanlar sevdiği kişi için yarıda bırakmıştı. Ve şimdi o kişi de yanında yoktu. İstese de gelemezdi.

Çünkü genç kadını terk etmiş ve başka bir kadın ile yaşamaya başlamıştı. Küçük kızını babasız büyütmek zorundaydı.

Ve derken zaman akıp gider aradan 2 yıl geçmişti. Küçük artık yürümeyi ve birazda konuşmayı öğrenmişti. 2 küçük yavru köpekçikte büyümüştü ve kızın en iyi ve tek arkadaşı olmuşlardı.

Genç kadın anne köpek ile alış-verişten dönüyordu ve hava yeni karamıştı. Yolun kenarında kaldırımda baygın halde yatanı köpek gördü ve hemen havlamaya başladı. Genç kadın baygın yatan kişiye doğru hızlı adımlarla yürüdü ve yanına geldi. Önce seslendi. Sonra omuzlarına dokunarak tekrar seslendi. Yerde sağ tarafı üstüne baygın halde yatan bir kadındı ve yüzü gözü morarmış bir haldeydi. Nefes alıp almadığını kontrol etti. Zorda olsa nefes alabiliyordu. Fakat kollarının arasında sımsıkı tuttuğu bir battaniye vardı.

Genç kadın battaniye dokunduğunda baygın kadının elleri hareket etmeye başladı ve kısık bir sesle ‘oğlumu kurtar!’ dedi ve ellerinin hareketi tamamen gitti.

Köpek iniltili bir şekilde havlamaya başladı.

Genç kadın battaniyede ki bebeği kucağına aldı ve ne yapacağını bilmeden oradan hemen uzaklaştı.

Derken bebek ağlamaya başladı. Annesinin kokusunu alamadığı için huzursuz idi. Battaniye de bir zarf ve mendil vardı. Mendil bebeğin annesinindi. Zarfın üzerinde ‘Oğluma’ diye yazıyordu.

Genç kadın bebeğin yüzünü görmek için kenarda durdu. Bebeğin yüzüne bakınca içinde tarifsiz annelik duygusu belirdi. Mendil ile bebeğin yüzünün üst kısmını kapattı ve annesinin kokusunu hissettiği için ağlaması kesildi.

Genç kadın hemen eve gitmeliydi. Zaten ev yakın sayılırdı. Köpeği ile birlikte eve geldiler.

Küçük kızı uyuyordu. Zaten uyuduğundan dolayı ve yiyecek içecek almak için dışarı çıkmıştı. Hemen yanı başında büyümüş olan yavru köpekler vardı. Kısacası güvende olduğunu hissediyordu.

Küçük kız annesinin gelmesiyle uyandı ve annem diye seslenmeye ve hareketlenmeye başladı. Büyüyen yavru köpeklerde annesinin kokusunu alıp onlarda uyandı ve salona geldiler.

Genç kadının kucağında ki battaniye de çocuk olduğunu gören küçük kız şaşkınlık içinde bakarak ‘Annem o kardeş?’ diye sordu.

Genç kadında ‘Evet kızım kardeş’ dedi.

Küçük kız bebeğin yanına geldi ve yüzünde ki mendili aldı. Ve ‘kardeş cici kardeş’ dedi.

Genç kadın hem endişeli hem de yardım ettiği için bebek adına seviniyordu. Ancak genç kadının sevinci bebeğin yüzüne bakınca boğazında düğüm düğüm oldu. Ve zarfı eline alıp açtığında 2 tane mektup vardı.

1.mektubun yazı olmayan kısmında ‘Canım Oğluma’ diye yazıyordu.

2. mektupta ise ‘Oğluma yardım edin!’ yazıyordu.

Ve birde aile resmi vardı. Bebek annesinin kucağında ve yanında babası da vardı. Ancak babasını tanıyordu. Çünkü genç kadının eski kocası yani küçük kızın babası aynı zamanda bu küçük erkek bebeğinde babasıydı. Yani ikisi de kardeşler…

Genç kadın donup kaldı. Hayatını onun için değiştiren zorluklar, çileler ile dolu yaşantısına sebep olan kişi aynı zamanda bu bebeğin annesine de hiç hak etmediği şekilde davranmış.

Bütün bunlar yetmiyormuş gibi küçük bebeğin sağ gözünde rahatsızlık vardı. Maalesef göremiyordu. Sol gözüyle yaşamaya mecbur kalmıştı daha 3 aylık iken…

Genç kadın zarfta yazılı olanları okudukça gözlerinden akan yaşlar sessiz bir çığlık misali o kadar derinden damlıyordu ki sanki gözyaşı değil kalbinden kopan bir parça dökülüyordu.

Küçük kız annesinin bu halini görünce sarıldı ve küçük elleriyle yanaklarından akan gözyaşlarını sildi. Ve bebeğe bakarak gülümsedi. Küçük kızın gülümsemesi genç kadına dayanma gücü verdi ve biraz olsun üzüntüsünü aldı.

Genç kadın bebeği güzelce yıkadı, besledi ve uyuttu. Küçük kız, bebek ve evin koruyucuları beyaz anne köpek ve 2 yavrusu kucak kucağa o gece beraber uyudular.

Ertesi gün bebeğin gözü için neler yapılabilir diye hastaneye gitti. Doktor muayene etti ve sonuç olarak. Göz nakline ihtiyacı vardı. Genç kadın hiç düşünmeden ‘benden gerekirse iki gözümü alın yeter ki bu bebek görsün’

Doktor ‘ yapı itibariyle sizin gözünüz tek olarak değil çift olarak verilmeli. Nedeni ise birbirinden farklı gözler ve yuva büyüklüğü önemli’

Genç kadın şöyle bir cümle kurar ‘varsın ben dünyayı görmeyeyim ancak bileyim ki benim gözümle dünyayı gören yavrum var!’

Doktor bu söz karşısında duygulanır ve genç kadının gözlerine bakarak ‘Sizin gözünüzle değil kalbinizle görünüyorsunuz zaten!’

Ve konuşmaya devam eder ‘Müsaadeniz olursa küçük kızına eşim ve ben bakayım siz iyileşene kadar.’

Genç kadın ‘Gerçekten iyi bir insansınız. Tanımadığınız bir kadına ve çocuklarına yardım ediyorsunuz.’

Doktor şöyle devam eder. ‘Eşim ve benim bir erkek çocuğumuz vardı. Hastalandı ve ne yaptıysak kurtaramadık. Kalbinde sorun vardı. Ve daha sonra da çocuğumuz olmadı.’

Genç kadın ‘Eşiniz ve sizin için gerçekten çok zor olduğunu anlayabiliyorum. Sizi üzmek istemezdim.’

Doktor ‘Hatta kabul ederseniz koruyucu aile olmak isterim.’

Genç kadın ‘Eşiniz bu konuda sizin gibi mi düşünüyor?’

Doktor ‘Evet bu konuyu aramızda çok konuştuk. Sizin gibi bir aile istiyoruz bizde.’

Genç kadın suskunluğu ile cevap verir. Ve kendine ait gözleriyle son kez gülümseyerek ‘tamam’ der.

Ve 1 hafta sonra operasyon için hastaneye tekrar gidilir. Ancak şöyle bir durum gerçekleşir. Genç kadının 2 gözü bebeğe verilecek ve bebeğin sağlam olan gözü de genç kadına verilecek. Yani birbirinin gözünden birbirine bakacaklar…

Başarılı operasyon sonucunda 15 gün sonra hastaneden taburcu olurlar.

Aradan 3 yıl gibi bir zaman geçer her şey yolundadır. Küçük kız 5 yaşına gelmiştir. Bebekte 3 yaşına gelmiş artık yürüyüp koşan ve konuşan bir çocuk olmuştur.


…………………………………………………………………………………………………….

Hikâyeme burada son vermiyorum sadece sizleri daha fazla hüzünlendirip duygusal olarak üzmek istemiyorum!

Ailenize, sizi sevenlere ve sevdiklerinize iyi bakın. Onlar yanınızda olduğu sürece her şey daha güzel. Hoşçakalın!

Ölmeden Önce Ölmek!

  Merhabalar. Uzun bir zaman oldu yazmayalı ve yayınlamayalı… 2020 yılı itibariyle yaşamımızda yeni durumlar oldu ve yaşandı. Kimi az et...