Merhabalar!
Bu yazı benim ilk blog yazım ve beni biraz tanımanızı
istiyorum. Biriken bilgilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Aklınızdan şu
geçebilir; ne kadar bilgisi var ki ne kadar bilgi aktarabilecek? İşte bu
sorunun cevabını zamanla yazılarımı okudukça bulabileceksiniz. Ve bende kendimi
sizlere daha iyi yazılar yazıp bilgi paylaşımında ne kadar faydalı olduğumu
öğrenebileceğim.
Şimdi gelelim kendimi biraz tanıtmaya ; adım Ahmet soyadım İNCİR (blog adresinden belli zaten ) ve 30 lu yaşlardayım.
Eğitimim ise ilkokul-ortaokul-meslek lisesi elektrik bölümü
mezunuyum. Askerlik vazifemi 18 ay olarak tamamladım ve sonra üniversite eğitimime devam ettim. Uludağ Üniversitesi Endüstriyel Elektronik Meslek Yüksel Okulu (2005 yılı) mezunuyum. Ve
şuan Açıköğretim Çalışma Ekonomisi
bölümünden 23 Temmuz 2018 de 3 ders sınavı sonuçları açıklandı ve 3.13 ortalama (Onur Belgesi) ile mezun oldum.
İş hayatım biraz farklı yollardan dönemeçli (zik-zak)
geçti; Uludağ Üniversitesi’nden mezun olduğum (2005 Haziran) zaman hemen
Bursa’da iş başvuruları yaptım. Ancak yeni mezunlara maalesef iş kapıları öyle
hemen açılmıyor. İstanbul’a geri geldim ve orada iş başvuruları yapmaya
başladım. Mesleki bölümden (Endüstriyel Elektronik) mezun olduğum için Anadolu
yakası İMES bölgesinde iş bulmak için oraya gittim. Ve 1 yıl boyunca çalıştığım
işyerini (Elektronik firmasında proje montaj ekibinde tekniker) buldum ve
görüştüm.
Şimdi ki iş başvuruları gibi internetten olmuyordu. Yani
o kadar yaygın değildi. Kapılarına gidip görüşülüp form doldurulup daha sonra
da haber veriliyordu. Şimdi ise internetten form doldurup cevaplarda cep
telefonunuza veya e-mail adresinize mesaj olarak geliyor. Eğer olumlu ise sizi
arıyorlar ve haber veriyorlar. Benim görüşüm ‘’iş başvurularında yüz yüze
görüşmek’’ her zaman daha etkilidir. Çünkü insanların iş deneyimleri CV’de
(özgeçmiş) yazılan yazılardan ibaret değildir.
Devam edecek olursak 1 yıl sonra işyerinin sahibiyle işten
çıkmak için konuştum ve benim için kolay olmadı. Çünkü abi gibi davranan iyi
bir adamdı. İş arkadaşlarımda iyilerdi ve iyi bir ekip olmuştuk. Sonra ki
işimde ise pek memnun değildim. Satış personeli olarak çalışıyordum ve çok
sürmedi oradan çıktım. Bana göre olmadığını anlamam geç olmadı. Böyle uzun
sürmeyen bir işe girdim. Kendimi geliştirebileceğim ve faydalı olabileceğim bir
iş istiyordum ve bunun için iş başvurularına bakıyordum. Çevremde bulunan
kişilere de iş aradığımı söylüyordum.
Ablam ve eniştemin bilgi vermesiyle Telekominikasyon işinde
çağrı merkezinde iş durumu olduğunu söylediler. Ve oraya başvuru yaptım. O
zamanlarda çağrı merkezi şuan ki gibi yaygın değildi. O işe girmek için bir ön
görüşme ve bir toplu iş görüşmesi yaptım. Sonra işe alındığımı öğrendim ve işe
başladım. Fakat düşündüğüm gibi değildi. Zamanla yarışın ne olduğunu ve 1
saniyenin bile hesabının tutulduğu bir işe girmiştim. Tabi ki 6 aylık
sözleşmeli olduğunu tahmin edersiniz. Yani geçici bir iş olduğunu anlarsınız.
Başka bir eniştemden
gelen bir bilgiyle iş başvurusuna gittim. Yüz yüze görüştüm ve kabul edildim.
Bu iş diğerlerinden farklıydı hiç alakam yoktu. Çünkü lojistik işiydi. Bu
işyerinde kendimi geliştirdim. Zamanla 3 kişinin yapabileceği işi bana verdiler
ve elimden geleni yaptım. Şefim ile 2 yıl sonra iş hakkında konuştum, kendimi
burada değil de farklı bölümde ve bir ekip istediğimi söyledim. Ancak şuan
mümkün olmayacağını ve benim bu bölümde kalmam gerektiğini ve bir yardımcı
geleceğini söyledi. Bu görüşmeden 6 ay sonra istifa mektubumu yazdım ve kabul
edilmedi. Bende bir Pazar günü (2009 Eylül) eşyalarımı topladım veda e-mail
yazdım. Daha sonra benim yerime 3 kişi alındığı öğrendim. Araç takibi için 1
kişi, evrak taramak ve arşivlemek için 1 kişi ve sorunlar ile ilgilenmek için 1
kişi almışlar. ‘’İş hayatında işler her zaman devam eder kendinizi bulunmaz hint
kumaşı sanmayın. Ancak o işi sizin gibi yapanı bulmaları biraz zordur. ‘’
Bir zaman işsiz kaldım ve o zamanlarda işsizlik maaşı ve
işsizlerin sigorta primi ödemesi yoktu. Lojistik sektöründe şansımı deneyeme
karar verdim. Çünkü 2.5 yıldan fazla deneyimim olmuştu. Birkaç lojistik firmasında işler buldum çalıştım ta
ki 2011 yılına kadar.
Ablamın eşi desteğiyle servis şoförlüğü yapmaya başladım.
2012 yılının Eylül ayına kadar bu işi yapmaya devam ettim. Maalesef ihale
durumunda dolayı işten ayrıldım.
Yine eniştemin (ablamın eşi) yönlendirmesiyle gerçekten şu
ana kadar ki en iyi işime girdim (2012 Kasım) ve hala devam etmekteyim. Sürücü
kursunda eğitmenlik işine girdim.
Şimdi diyeceksiniz ki; bu iş için okumadan nasıl oluyor o
bölümden mezun değilsin?
Açıklayayım; 2007 yılında çağrı merkezi işinde iken Halk
Eğitimlerin 1 aylık eğitim süresiyle Trafik ve Çevre Bilgisi Eğitmenliği
eğitimine gittim ve sertifikayı aldım. O aldığım sertifika bana bu işin kapısını
açmıştı. İnsanlara bir konuda bilgi vermek ve eğitimlerini üstlenmek çok farklı
bir duygu olduğunu anladım. Ve benim yerimin bu alanda olduğunu hissetmeye
başladım. Ve zamanla Direksiyon
Eğitmenliği eğitimine gittim ve sertifikamı aldım. 2017 Haziran’da İlkyardım
Eğitmenliği ve Eğitimcinin Eğitimi eğitimine katıldım ve sertifikalarımı aldım.
Bu alanda olması gereken bütün sertifikalarımı almış oldum. İşimi severek yapıyorum
ve ‘’sevdiğiniz işi yaparsanız bir gün bile çalışmış olmazsınız’’ sözünü daha
iyi anlıyorum.
Umarım ilk yazım sizi bunaltmamıştır. Şimdilik tanıştık ve
bir sonra ki yazılarımda görüşmek üzere.
Sağlık, sıhhat dolu ve başarılı bir hayat yaşamanız dileğiyle
sevgi ve saygılarımla hoşçakalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder