Merhabalar…
Sevgili okuyucular yeni bir yazımla ve heyecanla sizlere bilgi aktarmak için kelimelerin gücünü kullanma vakti…
5 S kavramları nedir? Öncelikle tanım olarak açıklamaya başlayalım.
Saygı; iletişim kurulan varlık veya oluşumun hak, değer, inanç ve her türlü özelliğini göz önünde tutmak ve bunlara ön yargısız yaklaşmaktır.
Sevgi; insanı bir kişiye ve bir şeye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu olarak tanımlanır.
Sorumluluk; bir kimsenin üstüne aldığı, yapmak zorunda bulunduğu ya da yaptığı bir iş için gerektiğinde hesap verme durumudur.
Sadakat; doğruluk ve dürüstlük üzerine kurulmuş samimi ve sağlam dostluk, içten bağlılık ve gerçek samimiyet ile kalp doğruluğudur.
Sabır; olacak ya da gelecek bir durum karşısında telaş göstermeden ve öfke doğuracak bir şey karşısında bile öfkelenmeme durumudur.
Aslında bu kavramlar, insan hayatının bireysel ve toplumsal olarak yaşam değerlerinin merkezinde yer alıyor.
Saygı kavramını sevgi kavramından önce açıklamak istedim. Çünkü insanlar birbirini sevmeyebilir ancak saygı duymak iletişim açısından gereklidir.
İşyerinde, okulda, mahallenizde ve hatta sürekli gittiğiniz yerlerde görmeyi bile istemediğiniz kişi veya kişiler olabilir.
Bir insan diğer insanların yaşamsal hakkına müdahale etmeden, zarar vermeden, eğitimli olsun veya olmasın, dış görünüş olarak güven versin veya vermesin, genç, yaşlı, kadın, erkek, etnik düşüncelere sahip olsun veya olmasın, hiçbir şekilde bir başkasını rencide etmemek şartıyla kendi özgürlüğünü yaşayabilir.
Saygı birbirimizle olan insani iletişimi sağlayan bir kişisel ve toplumsal yaşam hakkıdır.
Saygı konusunda bireysel ve toplumsal olarak kendimizi sorgulamalıyız. Çünkü; yaşanan olayların sonucunda saygının eksikliği çok net belli oluyor.
Sadece insanlara değil tüm canlılara saygı gösterilmelidir.
‘’Saygı görmek istiyorsanız önce siz saygı göstermelisiniz’’ sözünü çok severim.
Sevgi kavramının duygusal olarak gücü çok yüksektir. Gözlerinizde, yüzünüzün bakış halinde kendini ifade edebilir.
Sevginizi anlatmak için konuşmanıza gerek var mıdır? Yeri ve zamanına göre hayır.
Hastalık ve rahatsızlıkların büyük bir kısmının sevgisizlikten olduğunu biliyor muydunuz? Fiziksel rahatsızlıklar %30 luk bir pay olarak değerlendirilmiştir. %70 lik pay olarak ruhsal, zihinsel olarak hesaplanmıştır.
Zaman en iyi ilaç sözünü duymuşsunuzdur. Aslında doğrusu; ‘’sevgi en iyi ilaçtır’’ olacak.
Doğada ki tüm canlı varlıklara, ailenize, arkadaşlarınıza, komşularınıza, akrabalarınıza ve hatta sizi
sevmeyenlere bile sevgiyle yaklaşırsanız sonuçların bir damla halkası gibi yayıldığını zamanla görecekseniz.
Sevgi kavramına somut bir örnek vermek istiyorum.
Çeşitli uğraşlar sonucu size sunulan tabağın içinde özenle hazırlanmış bir yemek sevgiyi temsil ettiğini düşünelim. Yemeğin size sunulduğu tabak ise saygıyı temsil etsin. Yemek için tabağa ihtiyacınız olduğu gibi boş tabağında bir anlamı olmaz.
Sevgiyle yapılan bir iş ile sıradan yapılan iş arasında kesinlikle gözle görülür farklar olacaktır.
Tüm canlılara, doğa anaya ve dünyamızı kapsayan uzaya zarar vermeyen hangi işi yaparsanız yapın, sevgi dolu ve saygı çerçevesinde yaparsanız işte o zaman gerçekten işiniz hem sizi yormaz hem de kendinizden emin bir şekilde mutlu olursunuz.
Sorumluluk, insanoğlunun her alanda hissetmesi gereken bilinçli davranış duygusudur.
Çocuklara kendi yapabilecekleri konuda güvenin ve onlara sorumluluğu öğretin.
Sorumluluk sahibi bir kişi, yaptığı ve yapacağı işin sonuçlarını tahmin edebilme hissiyatı güçlüdür.
Her yönden değerlendirir ve olası durumları önceden görmeye çalışır.
İnsanoğlu sorumluluk alanlarını biraz anlatmak istersem; evde ailemize karşı, işyerinde çalışma arkadaşlarımıza karşı, trafikte toplumsal olarak birbirimize karşı, bir yerde beklerken diğer bekleyen kişilere karşı ve eğitim alanında diğer öğrencilere ve tabi ki öğretmenlere karşı bir görev olduğunu bildirmekte benim görevim olduğunu bilmenizi isterim.
Sadakat sahibi olan kişi sadakatli olur ve karşılıklı güven duygusu içinde iletişime devam eder.
İnsan ilişkileri durumunda bu hissiyat maalesef pek nadir yaşanan bir duygudur.
İnsanların tanışma ve birbirini tanıma evrelerinde sanki bir role bürünüyorlar ve başka bir kişi gibi davranıyorlar.
Yalan söyleme, yerine getiremeyeceği vaadlerde bulunmak, elde edene kadar her şeyi abartma ve kabul etme durumları o kadar yaşanıyor ki, yapmacık ve sahte insanlara güveniyorlar. İyi niyetli ve sadakatli insanların kıymeti bilinmiyor.
Samimiyet güzel ancak laubali olmadan, doğruluk ve dürüstlük kavramı daha farklı algılanıp kullanılabilir bir insan gibi düşünülmemelidir. Kalp doğruluğu ise genellikle üzülen ve kırılan bir insan duygusu olarak yaşanıyor.
Sabır konusunda ise, insanların aceleci olduğunu gördüğüm için maalesef sabırsız bir yapıya sahibiz.
Heyecanlı olmak, öfkeli davranmak ve aceleci tavırlar sergileyen bir insan kendini kontrol etmekte yeterli olmadığını bilmelidir. Korku, endişe, kaygı hisseden bir insan kendini kontrol edemezse sonuçları istediği olmaz.
Sabır konusunda kendinizi geliştirmek isterseniz dervişlerin yaşamlarını okumanızı tavsiye ederim.
Trafikte gideceğimiz yere hemen gitmek istiyoruz. Okulda dersleri öğrenmek yerine ezberlemeyi tercih ediyoruz. Çünkü öğrenmek zaman kaybı olarak düşünülüyor.
Yemek yapmak yerine hazır yemekler yemeyi tercih ediyoruz. Bu konuda söylemek istediğim, zamanı var iken yemek yapmayanlara sözüm var. Ayrıca hazır yemeklerin genellikle sağlıklı olmadığını artık biliyoruz.
Sabırsız bir insan aynı zamanda da tembelliğe doğru yönelen bir insan olma adımını atıyor. Ancak farkında değiller.
Zamanı değerlendirmek adına teknolojiyi faydalı olarak kullanmak konusuyla tembellik yapmak birbirinden ayrı düşünülmelidir.
Son olarak sabır konusuyla ilgili güzel bir söz yazmak istiyorum. ‘’Sabır etmek en büyük erdemliktir.’’
Yazdıklarımı aslında biliyorsunuz ben sadece hatırlatmak istedim ve unutmamanızı sağlamak istiyorum.
Sağlık, sıhhat dolu ve başarılı bir hayat yaşamınız dileğiyle sevgi ve saygılarımla hoşçakalın…
Not: Yazılarımı okuyan siz okuyucularımdan bir ricam olacak. Takip et butonuyla takip ederseniz ve yorum yazarsanız memnun olurum. Ayrıca okumakla kalmayıp paylaşmanızı da rica ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder