Merhabalar…
Sıra
dışı hikâye deneme yazıları yazmayı çok seviyorum. Çünkü; farklı bakış açıları
her zaman olayları daha farklı olarak görmemizi sağlar.
Bu
yazımda sizlere Ormanlar Kralı Aslan
hikâyesini anlatacağım.
Ormanların
Kralı Aslan olduğunu herkes bilir. Ancak neden olduğunu hiç düşündünüz mü?
Kaplan, Panter, Leopar veya niye Puma değil? Kendimce anlatmaya çalışacağım.
………………………………………………………………………………………………………
Gün
geceye dönüyordu. Ay ve yıldızlar ışıklarını yansıtamıyordu. Gökyüzünde hava
açık değildi ve karanlık bastırmaya başlamıştı. Hayvanların huzuru yok gibiydi.
Sanki bir şeyler olacaktı. Baykuşlar her
zaman ki gibi ötmüyordu. Yarasalar mağaralarından çıkmak istemiyordu.
Yeraltında ve ağaçlarda yaşayan hayvanlar saklanır haldeydi.
Kurtlar uluyordu
fakat sıradan bir uluma değildi. Toplanma çağrısıydı. Orman o gece bir başka
haldeydi.
Diğer
hayvanlarda kendilerini koruma içgüdüsü içinde yuvalarından (inlerinden) çıkmak
istemiyorlardı.
Hava
şartları iyice değişmeye başlamıştı ve rüzgâr sert esmeye başladı. Yağmur
bulutları gökyüzünü sarmaya başlıyordu. Sıcaklık iyice düşüyordu. Yağmur bile
daha yoğun yağmaya başladı. Rüzgâr yerini Fırtınaya bırakmıştı. Gök gürültüsü
duyulmaya başlandı. Şimşek sesleriyle yıldırımlar düşmeye başlayınca hayvanlar
korku içgüdüsüyle kendilerini korumaya yöneldi.
Ormanda
hayat durmuştu sanki. Hiçbir hayvan cesaret edemiyordu dışarıya çıkmaya.
Kuşlar;
ürkek narin yapılarıyla ağaçların kovuklarına sığınmışlardı. İri yapılı olan
hayvanlarda kendi topluluğunda korunaklı bir yere sığınmış korku içinde yağmur,
fırtına ve gök gürültüsünün bitmesini bekliyorlardı.
Derken
ormanın derinlerinden gür bir ses geldi. Bu ses bir feryat sesiydi. Haykırışın
yankısıydı.
İçinde
acı vardı. Hüzünle birlikte bir sesleniş vardı. Bu ses sıradan bir ses değildi.
Kükremeydi. Adeta ortalığı yıkıyordu. Doğa olayının sesi olmasa bu ses en az 15
km ileriden duyulabilirdi.
Genç
bir Aslan kendinden geçmiş halde ailesini
arıyordu. Hiçbir hayvan dışarı bakamaz iken o Aslan
canını hiçe saymış eşini ve 2 çocuğunu bulmak için her yere bakıyordu.
Her yere
baktıkça gücü tükeniyordu ve gücü tükendikçe baygın halde devam etmeye
çalışıyordu. Ancak kendi bölgesinden uzaklara çıkmıştı. Sabaha kadar gücü
tükenene kadar aramıştı. En sonunda gücü tükenmiş uzaklarda başka bir diyarda
bir mağarada baygın halde kendini bilmeden yatıyordu.
Genç
Aslan günlerce baygın halde yattı ve
ailesini rüyasında görüyordu. Eşi ’’kurtar bizi’’ bu ses çınlıyordu
kulaklarında. Hele ki 2 çocuğunun feryatları ’’Baba baba’’ sesleri zihninde
bıçak gibi acı veriyordu. ’’Neredesiniz? Geliyorum!’’ diye kükrüyordu ve
kükredikçe yüreğinden ağlıyordu.
Birkaç
gün sonra hava şartları düzelince, o diyarın hayvanları uzaktan bakıyordu ancak
yaklaşamıyorlardı. Çünkü korkuyorlardı ne de olsa bir aslandı.
Genç
Aslan kendine gelmeye başlıyordu. Gözlerini
yavaşça açtı ve çevresine baktı başka bir yerde olduğunu anladı ve hemen ayağa
kalkmaya çalıştı ancak iki ayağı yaralanmıştı ’’ailemi bulmalıyım hemen buradan
gitmeliyim’’ diye kendi kendine söylendi.
Hayvanların
arasından bir kuş ileriye doğru Genç Aslanın
yanına geldi ve konuşmaya başladı.
’’Merhaba
Aslan bana zarar verme benim adım Alaycı Kuş. Kimse cesaret edemediği için ben
gelmek istedim. Buraya nereden ve neden geldin? Neden bu haldesin? İyi
görünmüyorsun?’’
Genç
Aslan ’’Merhaba sana zarar vermem. Cesur
olduğun her halinden belli oluyor. Neredeyim ve ne zamandır buradayım? Hemen
buradan gitmem gerek. Benim bir önemim yok hemen ailemi bulmalıyım. Bana
ihtiyaçları var.’’
Alaycı kuş
’’Birkaç gün önce geldin ve seni tanımadığımız için önce çekindik. Senin gibi
bir aslan burada görülmez.’’
Genç
Aslan ’’Yaşadığım ormandan çok uzaklara
gelmiş olmalıyım. Çünkü buralara daha önce hiç gelmedim.’’
Alaycı kuş
’’Bizler burada huzur içinde kimseye karışmadan yaşıyoruz. Ancak bazen buraya
gelen yabancılar oluyor ve huzurumuzu bozuyor. Bu yaralı halin ile bir yere
gidemezsin. Nereden geldiğini hatırlıyor musun?’’
Genç
Aslan ’’Benim yaşadığım orman buraların en
güzel yüksek vadisi ve içinde iki nehrin ortasında olan geniş alandır. Orayı
biliyor musun? Sizlere yardım etmek isterim ancak ailemi bulmalıyım. Gücümü
toplamalıyım.’’
Alaycı kuş
’’Önce seni iyileştirmek için gerekeni yaparız. Sende bizi o yabancılardan
kurtarırsın. Ve sonra da evine gitmen için yardımcı oluruz. Anlaştık mı?’’
Genç
Aslan bir kez daha ayağa kalkmaya çalıştı
ancak yaralı iki ayağı ile şuan mümkün değildi.
Genç
Aslan ’’Bu durumda bana başka çare
bırakmıyorsun tamam anlaştık.’’
Mağaradan
dışarıya çıkan Alaycı kuş diğer hayvanlara haberi vermek için heyecanlı bir
halde.
Alaycı kuş
’’Hayvan dostlarım Genç Aslan ile konuştum.
Bizlere yardım edecek. Bizde ona yardım edeceğiz.’’
Hayvanlar
sevinç içinde kendilerine has sesleriyle sevinçlerini dile getirdiler.
Alaycı kuş
’’Genç Aslan yaralı olduğu için ilk işimiz
onu iyileştirmek olacak. Sağlık konusunda bilgili olan hayvan dostlarım buraya
gelsin lütfen.’’
Genç
Aslanı iyileştirmek için bir ekip
oluşturdular. Bu ekipte hangi hayvanlar olabilir sizce?
Her
hayvanın kendine özgü yetenekleri var. Burada ki hayvanlar acaba hangileri?
Rakûn;
tatlı, sevimli ve oldukça zekidir. Çok hızlı öğrenme yeteneği vardır ve ayrıca
temizlik konusunda çok titizdir.
Güvercin;
iletişim ve yön bulma konusunda oldukça yeteneklidir.
Şahin;
avcılık, keşif, takip yeteneği ve görsel hafızaları oldukça gelişmiştir.
Karınca;
küçük boyutlarına rağmen iş birliğinde mükemmel koordinasyon ve yön
kabiliyetleri muazzam gelişmiştir. Ayrıca kendi ağırlığının 10 katını
kaldırabilir.
Karga;
kuşlar arasında zekâ seviyesi üstündür. Araç gerek kullanabilme konusunda
kabiliyetlidir.
Fil;
çeşitli objeleri farklı amaçlar için kullanmayı öğrenebilir. Ayrıca hafızları
çok güçlüdür.
Sincap;
kendi küçük ancak beyinleri gelişmiştir. Depolama konusunda muazzam hünerlidir.
Papağan;
hafızaları gelişmiştir. Karmaşık problemleri çözme konusunda zorlanmazlar.
Alaycı kuş;
kuşların ve diğer hayvanların seslerini taklit etme konusunda oldukça
yeteneklidir.
Anlaşılacağı
üzere bu diyarda saldırgan hayvan türleri bulunmuyor.
Alaycı kuş
ve arkadaşları Genç Aslanı iyileştirmek için
mağaraya geldiler.
Önce
korktular ancak sonra zarar vermeyeceğini anlayınca yardım etmek için yarasına
baktılar. İki ayağı kanlar içindeydi. O halde yürümesi mümkün değildi. Yaralı
haliyle buraya gelmesine hayvanlar çok şaşırdılar. Anladılar ki gerçekten çok
güçlüymüş.
İlaç
yapmak için gereken şifalı otların bulunması gerekiyordu. Bunun için iki yöne
bakılması şarttı. Karga ile Şahin uzak yerlere gideceklerdi. Papağan ve
Güvercin daha yakın yerlere gideceklerdi.
Sincap
depoladığı yerlere bakacaktı ve Rakûn yarayı temizlemek için pansuman
yapıyordu.
Karınca
vücudunda başka bir şey var mı diye inceliyordu. Fil su konusunda taşıma
yapıyordu.
Alaycı kuş
ise arkadaşlarına haber verip Aslanın
geldiği ormanı öğrenmek için araştırma yapıyordu. Hayvanlar kendince elinden
geleni yapmaya başlamıştı.
Akşama
doğru ekip toplandı. İlaç yapmak için gerekli olan şifalı otlar bulunmuştu.
Karışım haline getirilen otlar Aslanın
yarasına sürüldü ve yapraklar ile sargı şeklinde sarılmıştı.
Birkaç
gün içinde olacak gibi değildi. 1 hafta sonra ancak kendine gelebilirdi. Aslan hemen ayağa kalkmak istiyordu. Gece
rüyalarında ailesini görüyordu. Uykusunda onların ismini söylüyordu. İstemsiz
olarak acı acı kükrüyordu. Mağarada yanında kalan Alaycı
kuş ve arkadaşlarını hem üzülüyordu hem de biraz korkutuyordu.Gün
geçtikçe ayağında ki yara daha da iyileşiyordu. 1 birkaç gün sonra ayaklarına
basmaya başladı ve gitmek için hazırlanıyordu.
Aslan
mağaradan dışarıya çıktı. Gücünün yerinde olduğunu hissettiren ve hazır
olduğunu bildiren kendinden emin halde kükremeye başladı. Bugüne kadar bu
civarda hiç aslan kükremesi duyulmamıştı. Hayvanlar hemen oraya geldi ve
toplandılar.
Aslana
selam olarak kendilerine has sesleriyle saygılarını gösterdiler.
Alaycı kuş
’’Merhaba Aslan görüyoruz ki ayakların
iyileşmiş ancak hemen yola çıkman uygun değil.’’
Aslan
’’Hepinize çok teşekkür ederim. Beni iyileştirdiniz. Gücümü topladım ve
ayaklarımın gücünü de hissediyorum. Size verdiğim sözü unutmadım. Neden uygun
değil?’’
Alaycı kuş
’’Biraz daha zamana ihtiyacın var bizce. Üstelik senin geldiğin yeri hayvan
arkadaşlarıma araştırmaları için haber verdim. Haberler iyi değil.’’
Aslan
’’Yaşadığım ormana ne olmuş?’’
Alaycı kuş
’’Söylediğin ormanı buldular. Ancak senin ailenin bulunduğu bölge maalesef
başka hayvanlar tarafından ele geçirilmiş. Bize verdiğin sözü de yerine
getirmelisin. Aileni bulman içinde yardım edeceğiz.’’
Aslan
’’Benim evime hangi hayvan cesaret etmiş? Ben yokken orada orman kurallarını
hiçe sayarlar. Bazı hayvanlar bunu fırsat bilip diğer hayvanlara eziyet
edecekler. Buna izin veremem’’
Alaycı kuş
’’Sırtlanlar senin evinin çevresini sarmışlar. Ve onların bu şekilde olmasına
izin veren 2 hayvan ise Kaplan ve Aslan. Kurtlar ise kendilerini korumak için
bölgelerini genişletmişler. Ailen hakkında bize bir şey anlatmadın ki
bilmiyoruz.’’
Aslan
’’Demek benim yokluğumu hemen fırsat bilip Kaplan oraya yerleşmiş ve yanına da
kendilerini bir şey zanneden aslında korkaklıklarıyla ünlü olan Sırtlanları
almış.’’
Öğrendikleri
karşında kızgınlığını göstermek için öyle bir kükredi ki oradaki hayvanlar
korkudan ne yapacakları bilemediler ve hepsi saklandılar. Bazı hayvanlar bayıldı
korkudan.
Aslan
’’Bu bilgileri hangi hayvan dostların öğrendi?’’
Alaycı kuş
’’Uzaklara gidip iyi keşif yapan Şahin ile Karga birlikte bilgi topladılar.’’
Aslan
’’Ailemi bulmam içinde bana yardım eder misiniz Şahin ve Karga?’’
Şahin
’’Sayın Aslan bana bilgi vermelisiniz. Yer
tarifi veya bölge olarak bilmemiz gerekir. Yoksa gökyüzünde boşuna aramış ve
zaman harcamış olurum.’’
Karga
’’Sayın Aslan arkadaşım Şahin’in
söylediklerine katılıyorum. Bize buraya gelmeden önce neler olduğunu
anlatmalısınız?’’
Aslan ’’Peki
haklısınız. Alaycı kuş ve arkadaşları lütfen
mağaraya gelin anlatayım.’’
Alaycı kuş
ve yakın arkadaşları mağaraya Genç Aslanın hikâyesini öğrenmek için geldiler.
Aslan
üzüntülü halde anlatmaya başladı:
’’Yaşadığım
ormanda huzur ve sükûnet vardır. Atalarımdan mirastır. Babam bilgisini bana
öğretti ve bende adalet, eşitlik ve saygıyla orman halkına liderlik yapıyorum.
5 yıl önce babamı başka diyarlardan gelen diğer aslanlar pusuya düşürdüler ve
maalesef ona kıydılar. Annem ise bu acıya dayanamadı. Kardeşlerimi de
öldürdüler. En küçükleri ben olduğumdan beni korumak için kendilerini feda
ettiler. Tek başıma kaldığım o zamanlarda bana güç veren eşim ile karşılaştım.
Önceleri ormanın sakin yerlerinde kendimizi korumak için yaşadık ve daha sonra
eşim ile ailemin kaldığı yere gittik.
Diğer aslanlar kendi aralarında güç
savaşına girmişlerdi ve birbirlerine güvenmiyorlardı. Karşılarına çıkıp hakkım
olan krallığı almak için savaşmaya hazır olduğumu söyledim. Önce beni
küçümsediler fakat ciddi olduğumu görünce anladılar. 3 tanesi ile karşılaştım
ve onları yendim. Buradan gitmeleri için onlara izin verdim. Atalarım yerini
eskisi gibi ve layık olduğu hale getirmeye söz verdim. Bu sözümü de hiçbir
zaman unutmadım. Desteğim can yoldaşım eşim ile her şeye yeniden başladık ve
ormanı diğer hayvanlar ile birlikte huzur dolu bir yuva olmasını sağladık.’’
Aslan
bunları anlatırken duyguları yoğunlaşmıştı ve gözleri dolu dolu olmuştu. Orada
ki hayvanlarda duygulanmıştı. Anlatmaya devam etti.
’’2
çocuğumuz oldu. Birlik beraberlik içinde güzel günler yaşıyorduk. Ta ki geçen
gün o geceye kadar!’’
Sincap
ve Rakûn aynı anda ’’Ne oldu o gece?’’
Aslan
’’Ömrümce unutamayacağım o anları’’ deyip ağlamaya ve içli içli kükremeye
başladı.
Hayvanlarda
dayanamayıp ağlamaya başladılar. Birbirlerine sarılıp ağlayanlar bile oldu.
Alaycı kuş
ve Şahin biraz daha duygularına hâkim olan hayvanlardı.
Aslan
kendisini biraz daha toplayıp konuşmasına devam etti:
’’O
gecenin sabahında her zaman ki gibi çevreyi dolaşıyordum. Uzaktan tanımadığım
yabancı hayvanların geldiğini gördüm. Aslan, Kaplan ve birkaç tane Sırtlana
doğru yaklaştım ve ’’buradan olmadıklarını ve neden geldiniz’’ diye sordum.
Aslanı tanıyordum. Daha önceden yendiğim ve gitmesine izin verdiğimdi.’’
’’Kaplan
öne geldi ve ’’bu ormanda bize de yaşam hakkı var’’ dedi. Niyetlerinin iyi
olmadığını anlamıştım ve ’’bu ormanda sizin gibilere yer yok hemen gidin’’
dedim ve kükredim. Ancak o anda beni oyaladıklarını bilmiyordum.’’
’’Kaplan
buna karşılık ’’tek başına bizimle baş edemezsin’’ dedi ve çevreme baktım. 1
Aslan ve 1 tane daha Kaplan ve kalabalık halde Sırtlanlar gördüm.’’
’’Kaplan
ve Aslan onlara ’’yuvasını bulun ve gerekeni yapın’’ diye emir verdi. O anda
’’Hayır buna izin vermem’’ dedim ve onların gittiği yöne doğru atıldım. Ancak
Kaplan ve Aslan önüme geçti ve savaşmaya başladım. Sırtlanlar çevremizi
sarmıştı. Diğer Aslan ve Kaplan ise ormanın içine doğru yuvamı aramaya
gidiyordu. Eşim ve 2 çocuğumu korumak için onlara yetişmeliydim. Kaplan ve
Aslan ile acımasız şekilde mücadele ediyordum. Ayaklarımın yarası o mücadelede
oldu. Her iki taraftan saldırı da bulunuyorlardı.’’
Sincap
ve Rakûn dayanamayıp sordular yine ’’Kaplan ve Aslanı yendin mi?’’
Aslan
’’Yaralandığım için gücümü kaybediyordum. Ve sürekli yaraya darbe vuruyordu.
Bende karşılık veriyordum. Kaplan ve Aslana unutamayacağı bir yara verdim.’’
Sincap
ve Rakûn aynı anda ’’Nasıl bir yara? Neresine’’ diye heyecanlı halde sordular.
Aslan
’’Kaplanın yüzüne ve Aslanın bir gözüne unutamayacağı bir yara hediye ettim’’
Diğer
hayvanlar bu söze tepkisiz kalamadılar ve ’’Oooooo’’ diye ses çıkardılar.
Aslan
’’Kaplan ve Aslan o halde kıvranmaya başladılar ve hemen ailemin yanına koştum.
Ancak gittiğimde yuvamı dağıtmışlar ve yoktular. Her tarafa bakmaya başladım.
Sonra uzaklardan bir ses duydum. Bunlar çocuklarımın sesiydi. Baba baba diye
inceden kükrüyorlardı. Sesin geldiği tarafa koştum olan gücümle. Biraz daha
yakından geliyordu sesler. Eşim bana seslenmek için bizi kurtar diye
kükrüyordu. O anda fırtına yağmur şimşek o kadar güçlü haldeydi ki artık
seslerini duyamaz olmuştum. Nehre kadar geldim ve ne sesleri duyuluyordu ne de
izleri vardı. Sonrası buraya kadar gelmişim ve sizler beni buldunuz ve
iyileştirdiniz. Hepinize yeniden teşekkür ederim. Sizlere borçluyum ve bunu
asla unutmayacağım.’’
Şahin
ve Karga ’’Sayın Aslan sana yardım
edeceğiz’’
Sincap
ve Rakûn ’’Bizde yardım edeceğiz’’ dediler birbirlerine sarılıp ağladılar.
Güvercin
ve Papağan ’’Diğer hayvanlar ile birlikte yardım edelim.’’
Fil
’’Sayın Aslan bizlerde aileyiz size yardım
edeceğiz.’’
Karınca
’’Küçük olabiliriz ancak birlikten güç doğar ve zorlukların üstesinden
geliriz.’’
Alaycı kuş
’’Sayın Aslan anladığım kadarıyla aileniz
Kaplanın elinde ve Sırtlanların hapsinde diye düşünüyorum.’’
Aslan
’’Sizler gerçekten çok iyi hayvanlarsınız. Aile olmuşsunuz. İyileşmemi
sağladınız ve şimdi de ailemi bulmama yardım etmek istiyorsunuz. Bende sizlere
yardım edeceğim.’’
Hepsi
birden sevinç içinde kendilerine has sesleriyle heyecanlı hallerini ifade
ettiler.
Aslan
’’Artık hepiniz dostumsunuz!’’ dedi ve hafiften kükredi.
Hep
birlikte mağaradan çıktılar ve oradaki hayvanlara Alaycı
kuş konuşmaya başladı.
’’Hayvan
dostlarım Aslan artık bizim dostumuzdur.
Bizlere yardım edecek. Bizlerde ona yardım edeceğiz.’’
Hayvanlar
hep birlikte sevinç içinde kendince sesler çıkarmaya ve bu durumdan memnun
olduklarını ifade ettiler.
Aslan
’’Sevgili dostlarım burada olmaktan ve sizleri tanımaktan çok memnunum. Sizleri
rahatsız eden o yabancıların artık buraya gelmesi engellemeliyiz ve bu sorunu
halletmeliyiz.’’
Diğer
hayvanlar ’’Aslan Aslan Aslan’’ diye hep birlikte nara attılar ve kendilerini
daha güvende hissettiler.
Aslan
yeni hayvan dostlarıyla birlikte çevreyi dolaşmaya başladı. Bunun amacı Aslana bulunduğu yeri görsün tanısın ve gelen
yabancılara nasıl karşılık verilebilir hakkında bilgi sahibi olmaktı.
Gün
geceye dönmeden çevreyi gezdiler konuştular ve neler olabileceği hakkında bilgi
alış verişinde bulundular. Her hayvan kendine özgü fikirlerini paylaştı. Aslan sorular sordu nasıl korunabilir ve bu durum
nasıl çözülür üzerinde düşünceler üzerinde yoğunlaştı. Ancak bir yandan da aklı
ailesindeydi. Her ne kadar belli etmese de tek başına kalınca diğer hayvanlara
belli etmeden üzülüyordu ve özlüyordu.
………………………………………………………………………………………………………
Hikâyemin giriş bölümü (Ormanlar Kralı Aslan) şimdilik bu kadar, devamını en kısa zamanda yazacağım. Okuduğunuz için ve ilginize çok teşekkür ederim.
Sağlık, sıhhat dolu ve başarılı bir hayat yaşamınız dileğiyle sevgi ve saygılarımla hoşçakalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder