12 Mart 2018 Pazartesi

Ormanlar Kralı

Merhabalar…

Sıra dışı hikâye deneme yazıları yazmayı çok seviyorum. Çünkü; farklı bakış açıları her zaman olayları daha farklı olarak görmemizi sağlar.

Bu yazımda sizlere Ormanlar Kralı Aslan hikâyesini anlatacağım.

Ormanların Kralı Aslan olduğunu herkes bilir. Ancak neden olduğunu hiç düşündünüz mü? Kaplan, Panter, Leopar veya niye Puma değil? Kendimce anlatmaya çalışacağım.

………………………………………………………………………………………………………

Gün geceye dönüyordu. Ay ve yıldızlar ışıklarını yansıtamıyordu. Gökyüzünde hava açık değildi ve karanlık bastırmaya başlamıştı. Hayvanların huzuru yok gibiydi. Sanki bir şeyler olacaktı.  Baykuşlar her zaman ki gibi ötmüyordu. Yarasalar mağaralarından çıkmak istemiyordu. Yeraltında ve ağaçlarda yaşayan hayvanlar saklanır haldeydi. 

Kurtlar uluyordu fakat sıradan bir uluma değildi. Toplanma çağrısıydı. Orman o gece bir başka haldeydi.

Diğer hayvanlarda kendilerini koruma içgüdüsü içinde yuvalarından (inlerinden) çıkmak istemiyorlardı.

Hava şartları iyice değişmeye başlamıştı ve rüzgâr sert esmeye başladı. Yağmur bulutları gökyüzünü sarmaya başlıyordu. Sıcaklık iyice düşüyordu. Yağmur bile daha yoğun yağmaya başladı. Rüzgâr yerini Fırtınaya bırakmıştı. Gök gürültüsü duyulmaya başlandı. Şimşek sesleriyle yıldırımlar düşmeye başlayınca hayvanlar korku içgüdüsüyle kendilerini korumaya yöneldi.

Ormanda hayat durmuştu sanki. Hiçbir hayvan cesaret edemiyordu dışarıya çıkmaya.
Kuşlar; ürkek narin yapılarıyla ağaçların kovuklarına sığınmışlardı. İri yapılı olan hayvanlarda kendi topluluğunda korunaklı bir yere sığınmış korku içinde yağmur, fırtına ve gök gürültüsünün bitmesini bekliyorlardı.

Derken ormanın derinlerinden gür bir ses geldi. Bu ses bir feryat sesiydi. Haykırışın yankısıydı.

İçinde acı vardı. Hüzünle birlikte bir sesleniş vardı. Bu ses sıradan bir ses değildi. Kükremeydi. Adeta ortalığı yıkıyordu. Doğa olayının sesi olmasa bu ses en az 15 km ileriden duyulabilirdi.

Genç bir Aslan kendinden geçmiş halde ailesini arıyordu. Hiçbir hayvan dışarı bakamaz iken o Aslan canını hiçe saymış eşini ve 2 çocuğunu bulmak için her yere bakıyordu. 

Her yere baktıkça gücü tükeniyordu ve gücü tükendikçe baygın halde devam etmeye çalışıyordu. Ancak kendi bölgesinden uzaklara çıkmıştı. Sabaha kadar gücü tükenene kadar aramıştı. En sonunda gücü tükenmiş uzaklarda başka bir diyarda bir mağarada baygın halde kendini bilmeden yatıyordu.

Genç Aslan günlerce baygın halde yattı ve ailesini rüyasında görüyordu. Eşi ’’kurtar bizi’’ bu ses çınlıyordu kulaklarında. Hele ki 2 çocuğunun feryatları ’’Baba baba’’ sesleri zihninde bıçak gibi acı veriyordu. ’’Neredesiniz? Geliyorum!’’ diye kükrüyordu ve kükredikçe yüreğinden ağlıyordu.

Birkaç gün sonra hava şartları düzelince, o diyarın hayvanları uzaktan bakıyordu ancak yaklaşamıyorlardı. Çünkü korkuyorlardı ne de olsa bir aslandı.

Genç Aslan kendine gelmeye başlıyordu. Gözlerini yavaşça açtı ve çevresine baktı başka bir yerde olduğunu anladı ve hemen ayağa kalkmaya çalıştı ancak iki ayağı yaralanmıştı ’’ailemi bulmalıyım hemen buradan gitmeliyim’’ diye kendi kendine söylendi.

Hayvanların arasından bir kuş ileriye doğru Genç Aslanın yanına geldi ve konuşmaya başladı.

’’Merhaba Aslan bana zarar verme benim adım Alaycı Kuş. Kimse cesaret edemediği için ben gelmek istedim. Buraya nereden ve neden geldin? Neden bu haldesin? İyi görünmüyorsun?’’

Genç Aslan ’’Merhaba sana zarar vermem. Cesur olduğun her halinden belli oluyor. Neredeyim ve ne zamandır buradayım? Hemen buradan gitmem gerek. Benim bir önemim yok hemen ailemi bulmalıyım. Bana ihtiyaçları var.’’

Alaycı kuş ’’Birkaç gün önce geldin ve seni tanımadığımız için önce çekindik. Senin gibi bir aslan burada görülmez.’’

Genç Aslan ’’Yaşadığım ormandan çok uzaklara gelmiş olmalıyım. Çünkü buralara daha önce hiç gelmedim.’’

Alaycı kuş ’’Bizler burada huzur içinde kimseye karışmadan yaşıyoruz. Ancak bazen buraya gelen yabancılar oluyor ve huzurumuzu bozuyor. Bu yaralı halin ile bir yere gidemezsin. Nereden geldiğini hatırlıyor musun?’’

Genç Aslan ’’Benim yaşadığım orman buraların en güzel yüksek vadisi ve içinde iki nehrin ortasında olan geniş alandır. Orayı biliyor musun? Sizlere yardım etmek isterim ancak ailemi bulmalıyım. Gücümü toplamalıyım.’’

Alaycı kuş ’’Önce seni iyileştirmek için gerekeni yaparız. Sende bizi o yabancılardan kurtarırsın. Ve sonra da evine gitmen için yardımcı oluruz. Anlaştık mı?’’

Genç Aslan bir kez daha ayağa kalkmaya çalıştı ancak yaralı iki ayağı ile şuan mümkün değildi.

Genç Aslan ’’Bu durumda bana başka çare bırakmıyorsun tamam anlaştık.’’

Mağaradan dışarıya çıkan Alaycı kuş diğer hayvanlara haberi vermek için heyecanlı bir halde.

Alaycı kuş ’’Hayvan dostlarım Genç Aslan ile konuştum. Bizlere yardım edecek. Bizde ona yardım edeceğiz.’’

Hayvanlar sevinç içinde kendilerine has sesleriyle sevinçlerini dile getirdiler.

Alaycı kuş ’’Genç Aslan yaralı olduğu için ilk işimiz onu iyileştirmek olacak. Sağlık konusunda bilgili olan hayvan dostlarım buraya gelsin lütfen.’’

Genç Aslanı iyileştirmek için bir ekip oluşturdular. Bu ekipte hangi hayvanlar olabilir sizce?

Her hayvanın kendine özgü yetenekleri var. Burada ki hayvanlar acaba hangileri?

Rakûn; tatlı, sevimli ve oldukça zekidir. Çok hızlı öğrenme yeteneği vardır ve ayrıca temizlik konusunda çok titizdir.

Güvercin; iletişim ve yön bulma konusunda oldukça yeteneklidir.

Şahin; avcılık, keşif, takip yeteneği ve görsel hafızaları oldukça gelişmiştir.

Karınca; küçük boyutlarına rağmen iş birliğinde mükemmel koordinasyon ve yön kabiliyetleri muazzam gelişmiştir. Ayrıca kendi ağırlığının 10 katını kaldırabilir.

Karga; kuşlar arasında zekâ seviyesi üstündür. Araç gerek kullanabilme konusunda kabiliyetlidir.

Fil; çeşitli objeleri farklı amaçlar için kullanmayı öğrenebilir. Ayrıca hafızları çok güçlüdür.

Sincap; kendi küçük ancak beyinleri gelişmiştir. Depolama konusunda muazzam hünerlidir.

Papağan; hafızaları gelişmiştir. Karmaşık problemleri çözme konusunda zorlanmazlar.

Alaycı kuş; kuşların ve diğer hayvanların seslerini taklit etme konusunda oldukça yeteneklidir.

Anlaşılacağı üzere bu diyarda saldırgan hayvan türleri bulunmuyor.

Alaycı kuş ve arkadaşları Genç Aslanı iyileştirmek için mağaraya geldiler.

Önce korktular ancak sonra zarar vermeyeceğini anlayınca yardım etmek için yarasına baktılar. İki ayağı kanlar içindeydi. O halde yürümesi mümkün değildi. Yaralı haliyle buraya gelmesine hayvanlar çok şaşırdılar. Anladılar ki gerçekten çok güçlüymüş.

İlaç yapmak için gereken şifalı otların bulunması gerekiyordu. Bunun için iki yöne bakılması şarttı. Karga ile Şahin uzak yerlere gideceklerdi. Papağan ve Güvercin daha yakın yerlere gideceklerdi.

Sincap depoladığı yerlere bakacaktı ve Rakûn yarayı temizlemek için pansuman yapıyordu.

Karınca vücudunda başka bir şey var mı diye inceliyordu. Fil su konusunda taşıma yapıyordu.

Alaycı kuş ise arkadaşlarına haber verip Aslanın geldiği ormanı öğrenmek için araştırma yapıyordu. Hayvanlar kendince elinden geleni yapmaya başlamıştı.

Akşama doğru ekip toplandı. İlaç yapmak için gerekli olan şifalı otlar bulunmuştu. 

Karışım haline getirilen otlar Aslanın yarasına sürüldü ve yapraklar ile sargı şeklinde sarılmıştı.

Birkaç gün içinde olacak gibi değildi. 1 hafta sonra ancak kendine gelebilirdi. Aslan hemen ayağa kalkmak istiyordu. Gece rüyalarında ailesini görüyordu. Uykusunda onların ismini söylüyordu. İstemsiz olarak acı acı kükrüyordu. Mağarada yanında kalan Alaycı kuş ve arkadaşlarını hem üzülüyordu hem de biraz korkutuyordu.Gün geçtikçe ayağında ki yara daha da iyileşiyordu. 1 birkaç gün sonra ayaklarına basmaya başladı ve gitmek için hazırlanıyordu.

Aslan mağaradan dışarıya çıktı. Gücünün yerinde olduğunu hissettiren ve hazır olduğunu bildiren kendinden emin halde kükremeye başladı. Bugüne kadar bu civarda hiç aslan kükremesi duyulmamıştı. Hayvanlar hemen oraya geldi ve toplandılar.

Aslana selam olarak kendilerine has sesleriyle saygılarını gösterdiler.

Alaycı kuş ’’Merhaba Aslan görüyoruz ki ayakların iyileşmiş ancak hemen yola çıkman uygun değil.’’

Aslan ’’Hepinize çok teşekkür ederim. Beni iyileştirdiniz. Gücümü topladım ve ayaklarımın gücünü de hissediyorum. Size verdiğim sözü unutmadım. Neden uygun değil?’’

Alaycı kuş ’’Biraz daha zamana ihtiyacın var bizce. Üstelik senin geldiğin yeri hayvan arkadaşlarıma araştırmaları için haber verdim. Haberler iyi değil.’’

Aslan ’’Yaşadığım ormana ne olmuş?’’

Alaycı kuş ’’Söylediğin ormanı buldular. Ancak senin ailenin bulunduğu bölge maalesef başka hayvanlar tarafından ele geçirilmiş. Bize verdiğin sözü de yerine getirmelisin. Aileni bulman içinde yardım edeceğiz.’’

Aslan ’’Benim evime hangi hayvan cesaret etmiş? Ben yokken orada orman kurallarını hiçe sayarlar. Bazı hayvanlar bunu fırsat bilip diğer hayvanlara eziyet edecekler. Buna izin veremem’’

Alaycı kuş ’’Sırtlanlar senin evinin çevresini sarmışlar. Ve onların bu şekilde olmasına izin veren 2 hayvan ise Kaplan ve Aslan. Kurtlar ise kendilerini korumak için bölgelerini genişletmişler. Ailen hakkında bize bir şey anlatmadın ki bilmiyoruz.’’

Aslan ’’Demek benim yokluğumu hemen fırsat bilip Kaplan oraya yerleşmiş ve yanına da kendilerini bir şey zanneden aslında korkaklıklarıyla ünlü olan Sırtlanları almış.’’
Öğrendikleri karşında kızgınlığını göstermek için öyle bir kükredi ki oradaki hayvanlar korkudan ne yapacakları bilemediler ve hepsi saklandılar. Bazı hayvanlar bayıldı korkudan.

Aslan ’’Bu bilgileri hangi hayvan dostların öğrendi?’’

Alaycı kuş ’’Uzaklara gidip iyi keşif yapan Şahin ile Karga birlikte bilgi topladılar.’’

Aslan ’’Ailemi bulmam içinde bana yardım eder misiniz Şahin ve Karga?’’

Şahin ’’Sayın Aslan bana bilgi vermelisiniz. Yer tarifi veya bölge olarak bilmemiz gerekir. Yoksa gökyüzünde boşuna aramış ve zaman harcamış olurum.’’

Karga ’’Sayın Aslan arkadaşım Şahin’in söylediklerine katılıyorum. Bize buraya gelmeden önce neler olduğunu anlatmalısınız?’’

Aslan ’’Peki haklısınız. Alaycı kuş ve arkadaşları lütfen mağaraya gelin anlatayım.’’

Alaycı kuş ve yakın arkadaşları mağaraya Genç Aslanın hikâyesini öğrenmek için geldiler.

Aslan üzüntülü halde anlatmaya başladı:

’’Yaşadığım ormanda huzur ve sükûnet vardır. Atalarımdan mirastır. Babam bilgisini bana öğretti ve bende adalet, eşitlik ve saygıyla orman halkına liderlik yapıyorum. 5 yıl önce babamı başka diyarlardan gelen diğer aslanlar pusuya düşürdüler ve maalesef ona kıydılar. Annem ise bu acıya dayanamadı. Kardeşlerimi de öldürdüler. En küçükleri ben olduğumdan beni korumak için kendilerini feda ettiler. Tek başıma kaldığım o zamanlarda bana güç veren eşim ile karşılaştım. Önceleri ormanın sakin yerlerinde kendimizi korumak için yaşadık ve daha sonra eşim ile ailemin kaldığı yere gittik. 

Diğer aslanlar kendi aralarında güç savaşına girmişlerdi ve birbirlerine güvenmiyorlardı. Karşılarına çıkıp hakkım olan krallığı almak için savaşmaya hazır olduğumu söyledim. Önce beni küçümsediler fakat ciddi olduğumu görünce anladılar. 3 tanesi ile karşılaştım ve onları yendim. Buradan gitmeleri için onlara izin verdim. Atalarım yerini eskisi gibi ve layık olduğu hale getirmeye söz verdim. Bu sözümü de hiçbir zaman unutmadım. Desteğim can yoldaşım eşim ile her şeye yeniden başladık ve ormanı diğer hayvanlar ile birlikte huzur dolu bir yuva olmasını sağladık.’’

Aslan bunları anlatırken duyguları yoğunlaşmıştı ve gözleri dolu dolu olmuştu. Orada ki hayvanlarda duygulanmıştı. Anlatmaya devam etti.

’’2 çocuğumuz oldu. Birlik beraberlik içinde güzel günler yaşıyorduk. Ta ki geçen gün o geceye kadar!’’

Sincap ve Rakûn aynı anda ’’Ne oldu o gece?’’

Aslan ’’Ömrümce unutamayacağım o anları’’ deyip ağlamaya ve içli içli kükremeye başladı.

Hayvanlarda dayanamayıp ağlamaya başladılar. Birbirlerine sarılıp ağlayanlar bile oldu.

Alaycı kuş ve Şahin biraz daha duygularına hâkim olan hayvanlardı.

Aslan kendisini biraz daha toplayıp konuşmasına devam etti:

’’O gecenin sabahında her zaman ki gibi çevreyi dolaşıyordum. Uzaktan tanımadığım yabancı hayvanların geldiğini gördüm. Aslan, Kaplan ve birkaç tane Sırtlana doğru yaklaştım ve ’’buradan olmadıklarını ve neden geldiniz’’ diye sordum. Aslanı tanıyordum. Daha önceden yendiğim ve gitmesine izin verdiğimdi.’’

’’Kaplan öne geldi ve ’’bu ormanda bize de yaşam hakkı var’’ dedi. Niyetlerinin iyi olmadığını anlamıştım ve ’’bu ormanda sizin gibilere yer yok hemen gidin’’ dedim ve kükredim. Ancak o anda beni oyaladıklarını bilmiyordum.’’

’’Kaplan buna karşılık ’’tek başına bizimle baş edemezsin’’ dedi ve çevreme baktım. 1 Aslan ve 1 tane daha Kaplan ve kalabalık halde Sırtlanlar gördüm.’’

’’Kaplan ve Aslan onlara ’’yuvasını bulun ve gerekeni yapın’’ diye emir verdi. O anda ’’Hayır buna izin vermem’’ dedim ve onların gittiği yöne doğru atıldım. Ancak Kaplan ve Aslan önüme geçti ve savaşmaya başladım. Sırtlanlar çevremizi sarmıştı. Diğer Aslan ve Kaplan ise ormanın içine doğru yuvamı aramaya gidiyordu. Eşim ve 2 çocuğumu korumak için onlara yetişmeliydim. Kaplan ve Aslan ile acımasız şekilde mücadele ediyordum. Ayaklarımın yarası o mücadelede oldu. Her iki taraftan saldırı da bulunuyorlardı.’’

Sincap ve Rakûn dayanamayıp sordular yine ’’Kaplan ve Aslanı yendin mi?’’

Aslan ’’Yaralandığım için gücümü kaybediyordum. Ve sürekli yaraya darbe vuruyordu. Bende karşılık veriyordum. Kaplan ve Aslana unutamayacağı bir yara verdim.’’

Sincap ve Rakûn aynı anda ’’Nasıl bir yara? Neresine’’ diye heyecanlı halde sordular.

Aslan ’’Kaplanın yüzüne ve Aslanın bir gözüne unutamayacağı bir yara hediye ettim’’

Diğer hayvanlar bu söze tepkisiz kalamadılar ve ’’Oooooo’’ diye ses çıkardılar.

Aslan ’’Kaplan ve Aslan o halde kıvranmaya başladılar ve hemen ailemin yanına koştum. Ancak gittiğimde yuvamı dağıtmışlar ve yoktular. Her tarafa bakmaya başladım. Sonra uzaklardan bir ses duydum. Bunlar çocuklarımın sesiydi. Baba baba diye inceden kükrüyorlardı. Sesin geldiği tarafa koştum olan gücümle. Biraz daha yakından geliyordu sesler. Eşim bana seslenmek için bizi kurtar diye kükrüyordu. O anda fırtına yağmur şimşek o kadar güçlü haldeydi ki artık seslerini duyamaz olmuştum. Nehre kadar geldim ve ne sesleri duyuluyordu ne de izleri vardı. Sonrası buraya kadar gelmişim ve sizler beni buldunuz ve iyileştirdiniz. Hepinize yeniden teşekkür ederim. Sizlere borçluyum ve bunu asla unutmayacağım.’’

Şahin ve Karga ’’Sayın Aslan sana yardım edeceğiz’’

Sincap ve Rakûn ’’Bizde yardım edeceğiz’’ dediler birbirlerine sarılıp ağladılar.

Güvercin ve Papağan ’’Diğer hayvanlar ile birlikte yardım edelim.’’

Fil ’’Sayın Aslan bizlerde aileyiz size yardım edeceğiz.’’

Karınca ’’Küçük olabiliriz ancak birlikten güç doğar ve zorlukların üstesinden geliriz.’’

Alaycı kuş ’’Sayın Aslan anladığım kadarıyla aileniz Kaplanın elinde ve Sırtlanların hapsinde diye düşünüyorum.’’

Aslan ’’Sizler gerçekten çok iyi hayvanlarsınız. Aile olmuşsunuz. İyileşmemi sağladınız ve şimdi de ailemi bulmama yardım etmek istiyorsunuz. Bende sizlere yardım edeceğim.’’

Hepsi birden sevinç içinde kendilerine has sesleriyle heyecanlı hallerini ifade ettiler.

Aslan ’’Artık hepiniz dostumsunuz!’’ dedi ve hafiften kükredi.

Hep birlikte mağaradan çıktılar ve oradaki hayvanlara Alaycı kuş konuşmaya başladı.

’’Hayvan dostlarım Aslan artık bizim dostumuzdur. Bizlere yardım edecek. Bizlerde ona yardım edeceğiz.’’

Hayvanlar hep birlikte sevinç içinde kendince sesler çıkarmaya ve bu durumdan memnun olduklarını ifade ettiler.

Aslan ’’Sevgili dostlarım burada olmaktan ve sizleri tanımaktan çok memnunum. Sizleri rahatsız eden o yabancıların artık buraya gelmesi engellemeliyiz ve bu sorunu halletmeliyiz.’’

Diğer hayvanlar ’’Aslan Aslan Aslan’’ diye hep birlikte nara attılar ve kendilerini daha güvende hissettiler.

Aslan yeni hayvan dostlarıyla birlikte çevreyi dolaşmaya başladı. Bunun amacı Aslana bulunduğu yeri görsün tanısın ve gelen yabancılara nasıl karşılık verilebilir hakkında bilgi sahibi olmaktı.

Gün geceye dönmeden çevreyi gezdiler konuştular ve neler olabileceği hakkında bilgi alış verişinde bulundular. Her hayvan kendine özgü fikirlerini paylaştı. Aslan sorular sordu nasıl korunabilir ve bu durum nasıl çözülür üzerinde düşünceler üzerinde yoğunlaştı. Ancak bir yandan da aklı ailesindeydi. Her ne kadar belli etmese de tek başına kalınca diğer hayvanlara belli etmeden üzülüyordu ve özlüyordu.

………………………………………………………………………………………………………

Hikâyemin giriş bölümü (Ormanlar Kralı Aslan) şimdilik bu kadar, devamını en kısa zamanda yazacağım. Okuduğunuz için ve ilginize çok teşekkür ederim.



Sağlık, sıhhat dolu ve başarılı bir hayat yaşamınız dileğiyle sevgi ve saygılarımla hoşçakalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ölmeden Önce Ölmek!

  Merhabalar. Uzun bir zaman oldu yazmayalı ve yayınlamayalı… 2020 yılı itibariyle yaşamımızda yeni durumlar oldu ve yaşandı. Kimi az et...