Merhabalar…
Bugün yazmak istediğim konu; insanın gelişimin ilk başlangıç
yeri olan aile hayatını sizlere mümkün olduğunca kelimelerin gücünü kullanarak
anlatmaya çalışacağım.
Aile deyince aklınıza neler geliyor ve neler
hissediyorsunuz?
Aile; kadın (eş-erkeğin karısı), erkek (eş-kadının kocası) tabi ki çocuk ve
çocukların (evlat edinme durumu da söz konusu olabilir) aynı çatı altında
bulunmasıyla oluşan topluluk. Bu genel bir tanımdır.
Aile kavramını biraz daha ayrıntılı inceleyelim.
Çekirdek aile, geniş aile, koruyucu aile, eğitici aile
kavramları olarak anlatmam gerekiyor.
Çekirdek aile kavramı;
anne, baba çocuk veya çocukların aynı çatı altında genel yaşam
biçimidir.
Geniş aile kavramı; anne, baba, dede, nine, (henüz
evlenmemiş kişilerde söz konusudur) çocuk veya çocukların aynı çatı altında
genel yaşam biçimidir.
Koruyucu aile kavramı; maddi ve manevi anlamda yardım etmek
için çekirdek ailenin bir başka çekirdek aileye olan koruyucu ve yardımsever
desteğidir. Aynı çatı altında yaşamazlar hatta mesafe yakın veya uzak olabilir.
Ailenin temel ihtiyaçlarının karşılanması durumu ön plandadır.
Eğitici aile kavramı; koruyucu aile kavramına yakın bir
durumdur. Maddi ve manevi anlamda yardım etmek amacıyla bir ilişki durumu söz
konusudur. Ancak asıl ayırıcı olan kısım, okuma-yazma ve eğitim gören, görmek
isteyen aile bireyleri için tüm masrafların karşılanması, hatta şehir dışı-
yurt dışı eğitimlerde de destek olmak amacıyla iki aile arasında ki ilişki
durumudur.
Benim sizlere asıl anlatmak istediğim kavramlar bunlardan
biraz daha farklı aslında…
Küçülen aile, dağılmak üzere olan aile, kaybolmuş aile kavramlarını
sizlere üzülerek yazıyorum.
Küçülen aile kavramı; geniş aile veya çekirdek aile
yaşantısını devam ettirirken, bazı yaşanan hızlı olaylar neticesinden aile
bireylerinden büyük olanlarının (dede, nine, baba, anne) hasta olması ve en
acısı kaybetmeleri durumunda ailenin manevi duygusu yoğunlaşmıştır. Aile sayısı
hızla azalmış ve eski neşeli günleri bir anı hatıra olmuştur.
Ayrıca büyüyen çocuk veya çocukların kendi ailelerini kurma
konusu biraz ertelenmektedir. Çünkü yanında olan büyüğüne sahip çıkmak onu
yalnız bırakmamak için evliliği düşünmemektedir. İş hayatına erken yaşta
başladığından eğitimi yarım kalmıştır. Hayatın zorluklarını erken omuzlamıştır.
Dağılmak üzere olan aile kavramı; aile bireylerinin
birbiriyle olan sevgisi ve saygısı olması gereken durumda değildir maalesef.
Anne kendini sadece ev işlerini yapan hizmetçi olarak görmektedir. Baba kendini
eve maddi anlamda destek sağlayan, arada bağırıp çağıran kişi olarak
görmektedir. Çocuk veya çocuklar ise kendini okula gitmeyi zoraki olarak
gördüğünden öğrencilikten bunalmış ve eve gelince anne-babadan azar işiten,
ödevini yap, uyu, bu hafta ki harçlığın bu kadar diye v.b. sözlerle gününü
tamamlayan bireyler olarak görmektedir.
Sevgi ve saygıdan mahrum yaşayan ilgi ve alakayı artık
hissetmeyen çocuk veya çocuklar aynı çatı altında anne-babayı kontrol merkezi
olarak hissetmektedir.
Bu çocuklar büyüdüğünden ruhsal olarak sağlıklı değildirler.
Çocukluğunu sevgi dolu yaşamadığı için doğru kararlar almakta başarılı
olamayabilir.
Evde yaşayan büyükler var olduğunda ise; bu durum onların
gözü önünde olunduğunda kimse onları dinlemez. Çünkü yaşlanmış bakıma muhtaç
bireyler olarak görünmektedir. Eski zamanda ki gibi sözleri etkileyici (itibar
görmemektedirler) olmamaktadır. Ne vahim bir durumdur aslında.
Mecburi olarak aynı çatı altında yaşamaya muhtaç insanlar
topluluğu olmuşlardır. Ne yazık ki…
Kaybolmuş aile kavramı; aile bireylerinin birbirinden habersiz
olarak yaşama şeklidir. Çocuk veya çocukların evlatlık olarak verilmesi,
kaçırılması gibi üzücü durumların yaşanmış olmasıdır.
Çocuklarını arayan anne-babanın üzüntüsünü anlamak için 1
gün bile onların yanında olmak nasıl bir duygudur inanın bilemiyorum. Çünkü
denemek için manevi cesaret gerekli olduğunu düşünüyorum.
En acısı da anne ve babanın haberi olmadan evladından ayrı
kalmasıdır. Doğum sonrasında çocuğun yaşamadığını söyleyip kandırılmaları ve
maddi durumları iyi olan aynı zamanda çocukları olmayan aileye satılmalarını
yazarken duygu dolu halde yazmaktayım.
Veya bazı aileler bakamayacağı için bilerek ve isteyerek
başka bir aile de yaşamasına izin veriyor.
Günümüzde o kadar çok yaşanıyor ki, artık normalmiş gibi
karşılayanlar bile oluyor.
Büyüyünce haberdar olduğunda ilk öğrendiği anı tahmin bile
edemem ve bu konuda kelimelerim yetersiz kalır.
Niyetim sizleri ruhsal anlamda boğmak, ağlatmak değildir.
Sahip olduğunuzu düşündüğünüz dede, nine, anne, baba, kardeş
ve çocukların kıymetinin zamanında bilinmesini istiyorum.
Zamanın da herkes çocuktu, anne-baba eğer görebildiyse dede,
nine büyükleriyle yaşayıp çocukluğunu gerçek anlamda yaşadıysa ne mutlu o
çocuğa çok şanslıymış.
Daha sonra büyüğünde gençlik yıllarına gelince hayata daha
farklı gözlerle bakmayı öğrendi.
Ancak beklemediği ve istemediği (bazı kayıplar, ayrılıklar)
durumlar da oldu tabi ki.
Ve kendisi anne-baba olduğunda ise işler daha da farklı bir
duruma dönüştü. Çünkü annesinin ve babasının neler hissettiğini anlamaya
başladı. Evlat sahibi olmanın ne demek olduğunu öğrendi.
Sonunda yaşlandı ve artık kendisi için değil çocukları için
kaygılanmaya başladı.
Bebeklik, çocukluk dönemi insanoğlunun en güzel ve en hızlı
yaşadığı dönemdir.
Gençlik, yetişkin olma dönemi ise hayatı yeni algılama, yaşama
uyum sağlama dönemidir. Ancak kıymet bilemediği durumlarda yaşanmaktadır.
Olgunluk ve yaşlanma dönemi ise ağrıların, sancıların,
kaygıların en çok artığı ve geçmişini sorguladığı dönemdir.
Son olarak bahsetmek istediğim; her yaşın bir güzelliği
olduğunu, her şeyi yaşamanın bir zamanı olduğunu ve aile, arkadaş, eş, dost,
akraba, komşu ve doğa olmadan insanın yaşamasının bir anlamı olmadığını
anlamanızı istiyorum. Çünkü insan sosyal bir varlıktır.
Bugünlük bu kadar bir sonra ki yazımda buluşmak dileğiyle,
Sağlık, sıhhat dolu ve başarılı bir hayat yaşamınız dileğiyle
sevgi ve saygılarımla hoşçakalın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder