10 Eylül 2017 Pazar

Uzun İnce Bir Yoldayım


Merhabalar…

Sizlerle kelimelerin diyarına yolculuk yapacağız.

Başlıktan anlaşılacağı üzere Sevgili Aşık Veysel’in çok güzel bir türküsüdür.

İnsanoğlu bedenen, zihnen ve bazen de ruhen yolculuk yapar. Ancak yaptığı yolculuğun ona ne kattığını ve neden yaptığını unutur. Yani sadece bir eylem olarak görür.

Bedenen yolculuk nasıl yapılır? Öncelikle uzak bir mesafe ise mutlaka bir araç gerekir. Yakın mesafe ise yürüyerek veya bisikletle bile gidebilirsiniz.

Ulaşım olarak teknoloji hızla gelişiyor fakat bu gelişim zaman bakımında fayda sağlıyor. Yapılan yolculuğun tek amacı zamana karşı olması.

İnsanoğlu zamana karşı bir yarış içinde farkında mısınız?

Uzak yollara gitmenin kısa ve hızlı yolunu bulmak için uğraşırken birçok güzelliği farkında olmadan kaçırıyor. Tek derdi gitmek istediği yere bir an önce gitmek sadece…

Ve maalesef ki bayram ziyaretlerinde bu durum daha çok yaşanmaktadır. Üzülerek ifade ediyorum ki hız insanoğlunun dostu değil. Trafikte yaşanan kazaların genel sebebi hız yüzünden.

Bayram ziyaretlerine giderken hızlı ve aceleci değil sakin ve dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

Devam edecek olursak…

Şehirlerarası, ülkelerarası ve hatta başka bir gezegene yapılan yolculuklarda var.

Bunlar daha çok iş amaçlı veya dünya gezgini olanların yaptığı yolculuklardır.

Başka bir gezegene gitmek ise insanoğlunun bu dünyadan kaçmak istediğini mi gösteriyor acaba?
İnsanoğlun bu dünya dışında başka bir gezegende yaşam var mı diye araştırmasının 2 nedeni var diye düşünüyorum kendimce.

1.Dünya dışında yaşamın nasıl olduğunu öğrenmek ve ileri de uydumuz Ay’a veya yakın gezegenlere seyahat amaçlı ve birazda tatil görünümlü ziyaretlerde bulunmak istiyor.

2. Daha bu dünya da güzel yaşamanın ne olduğunu bilmeden hakkını vermeden başka yerleri keşfedip orada da kendince ele geçirme ve güç gösterisinde bulunmak istiyor. Belki de diğer canlılar ile iletişim kurmak ancak nasıl bir etkisi olacağını bilemiyor.

İlk yazdığım iyimser olarak düşündüğüm ve olmasını istediğim fakat ikincisi gibi geliyor bana asıl sebep.

Şimdi de zihnen ve ruhen yolculuk kısmını biraz anlatmak istiyorum.

Örnek olarak bir şiir veya güzel bir şarkı sizi hem zamanda hem de başka alemlere gitmenize sebep olabilir.

Nasıl oluyor derseniz? Birkaç şiir paylaşmam gerekecek.

Yolda bizim, yolcu da bizim…
Bir yol bir yola,
Yollar insana ulaşıyorsa bizim…
Göz, gördüğünü yüreğe,
El, tuttuğunu emeğe yazıyorsa bizim…
Kayıp değil sevdalarımız,
Düşmeyin kaygıya!
Saklıyoruz zulamızda…
Can tenden çıkmadıkça biz bizdeyiz…
Yolda bizim, yolcu da bizim… 

(Allah rahmet eylesin Tayfun Talipoğlu 21 Mart 2017)

Bu güzel bir şiirde herkes kendine göre bir şeyler hissetmiştir ve düşüncelere yönelmiştir.

Böyle güzel düşünen ve yazan insanları her zaman sevmişimdir.

İnsan bir şarkının sözleriyle sevdiği kişiyi veya kişileri düşündükçe düşünür ve duygusal olarak yoğunlaşır aynı bir bulut gibi yoğunlaşır. Bu yoğunlaşma kalben de yoğunlaşırsa gözlerde doluluk başlar ve içten gelen karşı konulmaz bir hisle farkında olmadan gözlerden akan yaşlar yüzünde damlalar halinde yağmur tanesi gibi akar da akar…

Bu yolculuk kalben, zihnen duyguların birlikte beden kavramından uzaklaştığı bir durumdur.

Bunu yaşamak tam anlamıyla her zaman mümkün olmaz. Peki ne zaman olur derseniz?

O kişiyi uzun süre göremediyseniz ve çok özlediğiniz zaman olabilir.

Aslında en zor olanı onu çok özlediği halde görmesi mümkün olmayan yani yaşam kavramından uzak olan bir kişiyi görmek istemek ve görememe durumudur.

Bir diğer durumsa mutluluk sebebiyle yaşadığı anları hatırlayıp o duyguyu tekrardan hissetmek.

Bedenen yapılan yolculuklar yorgunluk neticesinden tamamlanırken, zihnen ve kalben yapılan yolculuklar ise duygusal olarak tamamlanıyor.

Bu dünyadan fiziksel anlamda bir şey istemeyen Mevlana, Yunus Emre ve Hacı Bektaşi Veli gibi Anadolu’dan dünya ya örnek olmuş derin tasavvuf düşünürleri ruhen yolculuğu gerçek anlamda yaşamış ve anlatmaya çalışmışlardır.


Daha sonra ki yazılarımda ayrıca bu güzel insanlardan daha çok bahsetmek isterim.

Ve son olarak 7 Ulu Ozan’dan birisi olan Aşık Veysel’in şiirini paylaşmak istiyorum.

Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim gidiyorum gündüz gece
Dünya ya geldiğim anda, yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece

Uykuda dahi yürüyom, kalkmaya sebep arıyom
Gidenleri hep görüyom, gidiyorum gündüz gece
Kırk dokuz yıl bu yollarda, ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel iş bu hâle, gah ağlaya gâhi güle
Yetişmek için menzile gidiyorum gündüz gece

Aşık Veysel Şatıroğlu (Sivas-Şarkışla’nın Sivrialan köyü)

Bugünlük bu kadar bir sonra ki yazımda buluşmak dileğiyle,

Sağlık, sıhhat dolu ve başarılı bir hayat yaşamınız dileğiyle sevgi ve saygılarımla hoşçakalın…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ölmeden Önce Ölmek!

  Merhabalar. Uzun bir zaman oldu yazmayalı ve yayınlamayalı… 2020 yılı itibariyle yaşamımızda yeni durumlar oldu ve yaşandı. Kimi az et...