Merhabalar…
Sizlerle kelimelerin diyarına yolculuk yapacağız.
Başlıktan anlaşılacağı üzere Sevgili Aşık Veysel’in çok
güzel bir türküsüdür.
İnsanoğlu bedenen, zihnen ve bazen de ruhen yolculuk yapar.
Ancak yaptığı yolculuğun ona ne kattığını ve neden yaptığını unutur. Yani
sadece bir eylem olarak görür.
Bedenen yolculuk nasıl yapılır? Öncelikle uzak bir mesafe
ise mutlaka bir araç gerekir. Yakın mesafe ise yürüyerek veya bisikletle bile
gidebilirsiniz.
Ulaşım olarak teknoloji hızla gelişiyor fakat bu gelişim
zaman bakımında fayda sağlıyor. Yapılan yolculuğun tek amacı zamana karşı
olması.
İnsanoğlu zamana karşı bir yarış içinde farkında mısınız?
Uzak yollara gitmenin kısa ve hızlı yolunu bulmak için
uğraşırken birçok güzelliği farkında olmadan kaçırıyor. Tek derdi gitmek
istediği yere bir an önce gitmek sadece…
Ve maalesef ki bayram ziyaretlerinde bu durum daha çok
yaşanmaktadır. Üzülerek ifade ediyorum ki hız insanoğlunun dostu değil.
Trafikte yaşanan kazaların genel sebebi hız yüzünden.
Bayram ziyaretlerine giderken hızlı ve aceleci değil sakin
ve dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Devam edecek olursak…
Şehirlerarası, ülkelerarası ve hatta başka bir gezegene
yapılan yolculuklarda var.
Bunlar daha çok iş amaçlı veya dünya gezgini olanların
yaptığı yolculuklardır.
Başka bir gezegene gitmek ise insanoğlunun bu dünyadan
kaçmak istediğini mi gösteriyor acaba?
İnsanoğlun bu dünya dışında başka bir gezegende yaşam var mı
diye araştırmasının 2 nedeni var diye düşünüyorum kendimce.
1.Dünya dışında yaşamın nasıl olduğunu öğrenmek ve ileri de
uydumuz Ay’a veya yakın gezegenlere seyahat amaçlı ve birazda tatil görünümlü
ziyaretlerde bulunmak istiyor.
2. Daha bu dünya da güzel yaşamanın ne olduğunu bilmeden
hakkını vermeden başka yerleri keşfedip orada da kendince ele geçirme ve güç
gösterisinde bulunmak istiyor. Belki de diğer canlılar ile iletişim kurmak
ancak nasıl bir etkisi olacağını bilemiyor.
İlk yazdığım iyimser olarak düşündüğüm ve olmasını istediğim
fakat ikincisi gibi geliyor bana asıl sebep.
Şimdi de zihnen ve ruhen yolculuk kısmını biraz anlatmak
istiyorum.
Örnek olarak bir şiir veya güzel bir şarkı sizi hem zamanda
hem de başka alemlere gitmenize sebep olabilir.
Nasıl oluyor derseniz? Birkaç şiir paylaşmam gerekecek.
Yolda bizim, yolcu da bizim…
Bir yol bir yola,
Yollar insana ulaşıyorsa bizim…
Göz, gördüğünü yüreğe,
El, tuttuğunu emeğe yazıyorsa bizim…
Kayıp değil sevdalarımız,
Düşmeyin kaygıya!
Saklıyoruz zulamızda…
Can tenden çıkmadıkça biz bizdeyiz…
Yolda bizim, yolcu da bizim…
(Allah rahmet eylesin Tayfun Talipoğlu 21 Mart 2017)
(Allah rahmet eylesin Tayfun Talipoğlu 21 Mart 2017)
Bu güzel bir şiirde herkes kendine göre bir şeyler
hissetmiştir ve düşüncelere yönelmiştir.
Böyle güzel düşünen ve yazan insanları her zaman
sevmişimdir.
İnsan bir şarkının sözleriyle sevdiği kişiyi veya kişileri
düşündükçe düşünür ve duygusal olarak yoğunlaşır aynı bir bulut gibi yoğunlaşır.
Bu yoğunlaşma kalben de yoğunlaşırsa gözlerde doluluk başlar ve içten gelen
karşı konulmaz bir hisle farkında olmadan gözlerden akan yaşlar yüzünde damlalar
halinde yağmur tanesi gibi akar da akar…
Bu yolculuk kalben, zihnen duyguların birlikte beden
kavramından uzaklaştığı bir durumdur.
Bunu yaşamak tam anlamıyla her zaman mümkün olmaz. Peki ne
zaman olur derseniz?
O kişiyi uzun süre göremediyseniz ve çok özlediğiniz zaman
olabilir.
Aslında en zor olanı onu çok özlediği halde görmesi mümkün
olmayan yani yaşam kavramından uzak olan bir kişiyi görmek istemek ve görememe
durumudur.
Bir diğer durumsa mutluluk sebebiyle yaşadığı anları
hatırlayıp o duyguyu tekrardan hissetmek.
Bedenen yapılan yolculuklar yorgunluk neticesinden
tamamlanırken, zihnen ve kalben yapılan yolculuklar ise duygusal olarak
tamamlanıyor.
Bu dünyadan fiziksel anlamda bir şey istemeyen Mevlana,
Yunus Emre ve Hacı Bektaşi Veli gibi Anadolu’dan dünya ya örnek olmuş derin
tasavvuf düşünürleri ruhen yolculuğu gerçek anlamda yaşamış ve anlatmaya
çalışmışlardır.
Daha sonra ki yazılarımda ayrıca bu güzel insanlardan daha
çok bahsetmek isterim.
Ve son olarak 7 Ulu Ozan’dan birisi olan Aşık Veysel’in
şiirini paylaşmak istiyorum.
Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim gidiyorum gündüz gece
Dünya ya geldiğim anda, yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece
Uykuda dahi yürüyom, kalkmaya sebep arıyom
Gidenleri hep görüyom, gidiyorum gündüz gece
Kırk dokuz yıl bu yollarda, ovada dağda çöllerde
Düşmüşüm gurbet ellerde gidiyorum gündüz gece
Şaşar Veysel iş bu hâle, gah ağlaya gâhi güle
Yetişmek için menzile gidiyorum gündüz gece
Aşık Veysel Şatıroğlu (Sivas-Şarkışla’nın Sivrialan köyü)
Bugünlük bu kadar bir sonra ki yazımda buluşmak dileğiyle,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder