11 Nisan 2019 Perşembe

Yalnız Adam'ın 4 kapısı (Seyyah)

Merhabalar.

Yalnız Adam’ı yalnız bırakmadığınız için herkese teşekkür ederim!

Hikâyem çok farklı bir şekilde devam ediyor. İlk başta düşündüğümden daha farklı bir yönde ifade etmeye ve yazmaya başladım. İstiyorum ki; yazdıklarımı okurken hayal edin ve kendinizi O’nun yerinde düşünün ve yaşayın.

Bir insanın ulaşabileceği yer neresidir? Nereye kadar gidebilir? Neler görebilir? Neler hissedebilir? Son diye bir şey var mıdır?

İşte bu soruların cevabını arıyorum kendimde!
Cevap buldukça yeni sorular soruyorum yine!

……………………………………………………………………………………….......
Nerede kalmıştık? Hikâyemizin en son kısmı şöyle bitmişti.

Şahmeran: Ey Âdemoğlu! Bilgi şüphe etmekten, iyilik acı çekmekten ve kararlı olmak korkudan kurtarır.

Delikanlı: Ey Şahmeran! Öğütlerini unutmayacağım ve seni tanıdığım için çok şanslıyım. Hoşça kal!
dedi ve sonra kapıdan içeriye doğru adım attı ve ışıklar içinde kayboldu…

……………………………………………………………………………………….......
Ve öyle bir yere gelmişti ki! Sanki bütün evren karşısında duruyor ve muhteşem bir manzaraya bakıyordu.



Delikanlı yalnızlığının zirvesinde bulunuyordu. Kulağına hiçbir ses gelmiyordu. Kalbinin sesini hiç bu kadar net duymamıştı. Zihninde en ufak bir endişe, kaygı, telaş vs yoktu. Sadece huzurun vermiş olduğu ferahlığı yaşıyor ve en derinden hissediyordu.

Delikanlı: Şu an rüyada mıyım? Burası neresi? Hiç böyle bir yer görmedim ve böyle huzur dolu hissetmedim.

‘Zirve de olmak demek yalnızlığı en derin haliyle hissetmek ve kimsesiz kalmak demek’ olduğunu öğrendim.

Peki, şimdi bana kim yol gösterecek? Nereye gideceğim?

Derken parmağında ki yüzük parlamaya başladı ve gökyüzüne ışıklar içinde yükseldi.


Ve Zümrüdü Anka kocaman kanatlarını açarak delikanlıya seslenmeye başladı.

Zümrüdü Anka: ’Ey Âdemoğlu bu diyarda senin rehberin olacağım ve kendi dünyana gidene kadar seninleyim! İhtiyacın olduğunda ben kendimi göstereceğim.’ demiştim sana hatırladın mı? Vakti geldi demek!

Delikanlı: Evet hatırladım Ey Zümrüdü Anka! Neyin vakti geldi?

Zümrüdü Anka: Bu diyarda büyük imtihanlar vereceksin! Hazır mısın?

Delikanlı: Nasıl bir imtihan olacağım? Gelebileceğim son yer burası mı?

Zümrüdü Anka: Bu boyuta geçerken 5 adımda geçmiştin. Neler söylediğini hatırlıyor musun?

Delikanlı: Evet tabi ki! ‘Ruhen, zihnen, bedenen, zaman ve mekân’ demiştim.

Zümrüdü Anka: Bu diyarda zaman ve mekân kavramları sırdır bilinmez. Ruhen, zihnen, bedenen kavramları yanı sıra zaman-mekân kavramı yerine kalbin olacak.

Karşına 4 kapı çıkacak her birinde ayrı imtihan vereceksin. Ancak şu ana kadar gördüğün kapılardan değil bilesin.

Delikanlı: Sonunda Hakikate ulaşmak ise önce bedenimi, sonra zihnimi, sonra da kalbimi ve en sonunda da ruhumu teslim etmeye hazırım!

Zümrüdü Anka: Ey Âdemoğlu! Her bir kapıda soru sorulacak.

Delikanlı: Ey Zümrüdü Anka! Peki, hadi gidelim.

Zümrüdü Anka: Ey Âdemoğlu! Kapılara gitmek değil mesele 4 kapıyı çağırmayı bilmektir mesele!

Delikanlı: Nasıl çağıracağım söyler misin?

Zümrüdü Anka: Her kapı için ayrı bir imtihan vereceksin. Soruyu doğru cevaplarsan kapı sana gelecek ve sonrasını yaşayıp öğreneceksin. İlk kapı için hazır mısın?

Delikanlı: Peki! Evet hazırım.

Bulunduğu yerde akıl almaz şekilde değişimler oldu ve birden karşısında ki görüntü gitti.

Yem yeşil bir dağ görüntüsü geldi ve dağ hareket etmeye başladı. Ve karşısında öyle bir varlık çıkmaya başladı ki gözlerine inanamadı.


 
Karşısında gördüğü ve gözlerine inanamadığı varlık Doğa Ana idi. Tüm güzelliği ve muhteşem haliyle …

Zümrüdü Anka saygı ve tüm hürmetiyle Doğa Ana’ya selamlarını iletti ve delikanlının yanında sessiz bir şekilde duruyordu.

Doğa Ana: Ey Âdemoğlu! Sürekli dilinizde olan ancak değerini bilmediğiniz doğanın koruyucusu benim.

Bu durum karşısında delikanlı şaşkınlık içinde kendini toplayıp sonra konuşmaya başladı.

Delikanlı: Merhaba! Doğa Ana. Söylediklerinde haklısın. İnsanoğlu olarak kendi kendimizi yok ediyoruz. Tabiatın doğasını ve geleceğimizi mahvettik ve etmeye de devam ediyoruz.

Doğa Ana: Her çiçeğin yaprağında, her ağacın dalında ki meyve de, her yağmur damlasının toprağa düştüğü yerde, her suyun toprağa dokunup canlandırdığı yerde ve her canlının yaşama tutunduğu yerde bulunduğumu ne zaman öğreneceksiniz?

Delikanlı: İnsanoğlu hemen öğreniyor ancak hemen de unutuyor. İhtiyacı varken görüyor, ihtiyacını tamamlayınca görmezden geliyor.

İnsanlık adına özür dilesem kabul eder misiniz?

Doğa Ana: Ey Âdemoğlu! Sen kendi adına konuşabilirsin. Tüm insanlığın sorumluluğunu alamazsın!

Delikanlı: Ey Doğa Ana! Kendi adıma özür diliyorum.

Doğa Ana: Dilediğin özrünü kabul ediyorum. Ve sorunu soruyorum.

Özrü kabul edildiği için ayrı bir sevinç duyuyordu. Ancak sorunun nasıl sorulacağı konusunda da heyecanlıydı.

Doğa Ana delikanlıya soracağı soruyu gayet iyi biliyordu ancak cevabı doğru verebilecek miydi?

Doğa Ana: 3 soru soracağım sana! Ve sende bana soru sorabilirsin.

Delikanlı: Peki heyecanlı bir halde sorularını dinliyorum Doğa Ana.

Doğa Ana: Neden kendini yalnız hissediyorsun? Ailen arkadaşların ve çevrende ki bunca canlı ve cansız var iken!

Delikanlı: İnsanların hayatıma eşlik etmelerini istediğimde kendime şu 2 soruyu soruyorum!

Bana yalnızlıktan daha mı iyi gelecek? Yoksa bana yalnızlığın güzelliğini mi hatırlatacak?

İnsanlara olan saygımı korumak için zaman zaman uzak duruyorum.

Doğa Ana: Her geleni nasibin ve her gideni de kaybın sanma. O tarafını Hak bilir!

Kimisi ders, kimisi ceza ve kimisi de ödül gibi gelir yaşamına.

İyi niyetli insanlar kötü insanlar ile sınanır. Ancak iyi insanlar kötü insanlara ömrünü vermemeli.

Delikanlı: Hayal kurunca maalesef o hayalleri yerle bir etmekten beter ediyorlar

Güvenip kendini ona ait hissedince hiç acımadan kıyıyorlar ve güvenini sarsıyorlar.

Sevilince ve bunu da fırsat bilince kullanıyorlar.

Görmezden gelince veya görmek istemeyince hemen değişiyorlar.

Bu yüzden yalnız kalmayı istemeye hakkım olduğunu düşünüyorum.

Doğa Ana: Ey Âdemoğlu!  Bilip bilmediğin, görüp göremediğin, duyup duyamadığın, kötülüğün ne demek olduğu anlaşılsın diye iyiliği- güzelliği yaratan, yanlışın ne olduğu bilinsin diye doğru yolu gösteren rehberleri yaratan, canlı-cansız tüm kâinatı yaratan, yaşamdan öncesi- yaşam süresi ve yaşamdan sonrasını yaratan Yüce Yaratıcının olduğunu bilen kul veya yaratılan hiç yalnız olur mu?

Delikanlı: Ey Doğa Ana! Ne güzel ifade ettin. Hakikat katının varlığından asla şüphem yoktur ki!

Ben ruh eşimi arar iken yaşadıklarımdan ve yorgunluğumdan dolayı yarım kalmış benliğimi bulmak için …

Delikanlının boğazı düğüm düğüm oldu ve gözyaşları içinde konuşmasını bitiremedi içi o kadar dolmuş ki hatta taşmış ve yüreği kabarmış!

Doğa Ana: Ey Âdemoğlu! Sözlerini anlatmıyor adeta yaşıyorsun ve seni gerçekten anlıyorum.

Delikanlı: Ey Doğa Ana! 2. sorunu sorabilirsin.

Doğa Ana: Bu halde çok üzgün iken 2. soruma hazır mısın?

Gönlünün istediği eş ruhun nasıl birisi olsun istiyorsun?

Delikanlı gülümsedi ve konuşmaya şiir edasında devam etti.

 

Alıp başımı gittiğim o yollara,

O yollarda gördüğüm her çeşitten ağaçlara,

O ağaçlarda ki dallara ve dallarında ki meyvelere, çiçeklere,

O meyveleri yerken mutlu olan kuşların cıvıltısına,

Derelerin, ırmakların, nehirlerin o güzel su sesine

O sulardan su içen kedilerin, köpeklerin ve hayvanların kendine özgü sesine

Eski kitapların sayfalarını çevirirken o duyduğum tarifsiz kokuya

Ve defalarca dinlediğim her satırında kendimi ifade ettiğini anladığım şarkılara Aşığım

Demem o ki benden insana yar olmaz…

 Doğa Ana: Ey Âdemoğlu! 3. soruya gerek kalmadı. 1. kapıyı çağırmak ve geçmek için fedakârlığa hazırsın.
Delikanlı: Nasıl bir fedakârlıkta bulunacağım?

Doğa Ana: Senin artık beden kavramına yani ruhun hapsedildiği etten kemikten ve kandan olan kabuğa ihtiyacın yok!

Delikanlı: Anlaşılan 2. kapıda (âlemde) bedenime ihtiyacım olmayacak demek oluyor.

Doğa Ana: Evet doğru bildin Ey Âdemoğlu!

İlk önce kapıyı çağırmalısın. Ancak sıradan bir şekilde ifade etmeden öyle bir seslenmelisin ki kapı sana gelmek için kendinden geçsin yani senin için sana gelsin!

Delikanlı: Ey Doğa Ana! Demek istediğini gayet iyi anladım!

Ve şiir edasıyla kapıya seslenmeye başladı.

 
Burada bilinmeyeni bildirirler mi?

Bedenimi feda etsem yeter mi?

Yoksa Şah diyeni istemezler mi?

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 
Güzel Şah'ım teslim oldum işte

Can dayanmaz gayretine müşkine

Seni beni Yaradan'ın aşkına

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

 
Kapısı yok bacası yok nereden bakayım

Gözlerimden hasret yaşı dökerim

Şah'a giden yolda bir toz zerresiyim

Açılın kapılar Şah'a gidelim.

Ve o anda tarifi imkânsız mucizeler olmaya başladı. 1. kapı değil 4 kapı aynı anda geldi ve delikanlı 4 şekilde görünmeye başladı.

Bedensel olarak: dış görünüş kalıbı halinde 1. kapıya
Zihinsel olarak: hologram şeklinde 2. kapıya

Sevgi olarak: kalbinde yer alan herkes ve her şey görünür halde 3. kapıya

Ruhani olarak: Hakkın kendi özü olarak bilinen nur şeklinde 4. kapıya doğru yaklaştı.

 
Doğa Ana bu durum karşısında adeta donup kaldı ve sonra şöyle seslendi:

Ey Âdemoğlu! Sen özüne gitmeyi o kadar çok istemişsin ki 4 kapı 40 makam sana geldi!

Zümrüdü Anka kuşu ise şaşkınlık içinde baka kaldı ve kendini toparlayıp şöyle dedi:

Öyle bir yere öyle bir şekilde gidiyorsun ki bizlere ihtiyacın yok!

4 surette olan delikanlı Doğa Ana ve Zümrüdü Anka’ya teşekkür ettikten sonra şöyle seslendi:

 
Şimdi yolda değilim, yolun ta kendisiyim.

Hakikate gitmeyen yol neye yarar?
Hak uğruna seyyahın ta kendisiyim. dedi ve 4 suretiyle 4 kapıdan içeriye geçti…

 ……………………………………………………………………………………….......

Not: (Pir Sultan Abdal’ın Açılın kapılar Şah’a gidelim deyişinden alıntı ve esinlenerek yazılmıştır)

Bir sonra ki yazımda 4 kapı 40 makam nedir? okuyup öğreneceğiz, görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın, sağlıcakla kalın fakat yalnız kalmayın…

2 yorum:

  1. Hocam o kadar güzel yazmışsınızki sanki ben hikayenin içindeyim gibi sanki beni anlatıyo ☺️Aslında çok şeyler yazmak isterdim ama şunu söylemeliyimki tek kelimeyle süper olmuş bu yazdıklarınızı inşallah kitaba dökersiniz başarılarınızın devamını diliyorum sağlıcakla kalın hoşçakalın hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle çok teşekkür ederim Aysun kaya (değerli ve hisli öğrencim) değerli yorumun için. Yazdıklarımı okurken kendin yaşıyormuş gibi hissettiysen demek ki bir adım atabilmişim. Yalnız Adam artık yalnız değil! O artık bir seyyah...

      Sil

Ölmeden Önce Ölmek!

  Merhabalar. Uzun bir zaman oldu yazmayalı ve yayınlamayalı… 2020 yılı itibariyle yaşamımızda yeni durumlar oldu ve yaşandı. Kimi az et...